Öpüşmek Yasaktı Düşünmek de
Öpüşmek Yasaktı Düşünmek de, Selçuk Erez'in son romanı. http://kitapgalerisi.com'da %30 indirim ve aynı gün kargoya teslim | Everest Yayınları, Roman, 275 sayfa, 9786051416700, Ağustos 2013.
Öpüşmek Yasaktı Düşünmek de, İstanköyaltı Bodrum ve Eldebran'a Gideyim mi? gibi kitapların yazarı Selçuk Erez'in son romanı. Taksim Meydanı ve Gezi Parkı çevresinde evrilen bir yaşamöyküsü... ekseninde sıra dışı bir aşk var...
İsmail Paşa, İhsan Hanım ve Ichtyosaurus
Öğle uykumdan bir gümbürtüyle uyanıyorum. Deniz tarafından sesler geliyor:
"Hooop gümmm! Hooop gümmm!"
Annem, halam ve şu anda bile gözümün önünde olan ama artık kim olduklarını bilmediğim, anımsamadığım bazı kadınlar, zemini çinko kaplanmış, parmaklıkları ahşap bir balkona çıkmış, denize bakıyorlar.
"Hooop gümmm! Hooop gümmm!"
Bir yaz günü. Ya temmuz olmalı, ya ağustos. Hava çok sıcak; balkondan bakınca kıyıya yakın duran birkaç kayık görülüyor. Bu kayıklarda bir sürü abiler ve ablalar, içlerinden birini altı okka yapmış denize atıyorlar. Ardından sıra başkasına geliyor. Kimin kurban seçileceği nasıl belirleniyor, anlamak güç; biri "İsmail!" diyor, hep birden İsmail'e yöneliyorlar.
"Hooop gümmm!"
İlk kurban yüzüp gelip kayığa çıkarken İsmail kendini suda buluyor. Bu İsmail, amcamın oğlu İsmail.
Suya atanlar da, atılanlar da İkinci Dünya Savaşı öncesi moda olan mayolar giymişler: Erkeklerinki zamanla pek değişmedi ama kızların giydikleri sanki bir etek ve altında da ayrıca bir mayo var gibi kat kat bir şey.
"Hatırladığın en eski olay nedir?" diye sorduklarında aklıma önce bunlar geliyor.
Yıllar sonra annem, burasının, babaannemin İstanbul'da, Bakırköy'de kiraladığı ev olduğunu ve benim de o tarihte yaklaşık iki buçuk yaşlarında olmam gerektiğini söylemişti:
"Demek ki çocuğun belleğinde kalan en eski izlenim, Bakırköy'denmiş!"
Babam karşı çıktıydı:
"İnsan, ancak üç yaşından sonra, olmuşları bitmişleri anımsar!"
Galiba annem haklıydı; insanın belleği bazen kural dinlemez, tarifleri aşar, daha gerilere bile sarkar. Bu şıkta böyle davranmasının öyle köklü, öyle dörtbaşı bayındır nedenleri vardı: Büyükbabamın büyükbabası, Makedonya Sarıgöl'den geldiğinde, bir zamanlar Makrihori, sonra da Makriköy olarak bilinen Bakırköy'e yerleşmişmiş. O tarihte bu yeri sevmesi de, benimsemesi de buranın Sarıgöl'e benzemesindenmiş. Makriköy, büyükbabamın büyükbabasının doğup büyüdüğü yer gibi kırı bol, ağaçlıkları zengin, avlıkları engin bir yermiş.
---
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.
kitap
KitapGalerisi Facebook / KitapGalerisi Twitter
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder