Robert Capa'yı Beklerken
Robert Capa'yı Beklerken, önümüzdeki yıl filme uyarlanacak bir kitap. http://kitapgalerisi.com'da %20 indirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla... Yazar Susana Fortes | Doğan Kitap, Roman, Çeviren Seda Ersavcı, 216 sayfa, 9786050916218, Ağustos 2013.
Robert Capa'yı Beklerken'i okumaya başladığınız anda Nazilerin Yahudilere yaptıkları katliamın nasıl da şiirsel ve iç acıtıcı bir şekilde cümlelere döküldüğünü hemen fark ediyorsunuz.
Robert Capa'yı Beklerken okunduktan sonra bir süre daha okuruyla kalan kitaplardan. Bir yandan savaşın acımasızlığına tanıklık ederken bir yandan da aşkla ve fotoğrafla direnenlerin hikâyesi…
Robert Capa'yı Beklerken, sayfa 12:
Karakter veya prensip meselesi. Aceleyle çıkma vakti geldiğinde duygular işleri daha da kötüleştirmekten başka bir şeye yaramıyor. Babası daima gözyaşlarıyla tuhaf bir mücadele içindeydi. Çocukken onlara ağlamayı yasaklamıştı. Erkekler mahalle kavgasına tutuşur ve kaybederlerse eve dönüp şikâyet edemezlerdi. Patlak bir dudak veya mor bir göz yenilgi için fazlasıyla yeterli kanıtlardı. Fakat ağlamak yasaktı. Kadınlar için aynı kural geçerli değildi tabii. Ama o kardeşlerine hayrandı ve onlara uygulanandan farklı bir davranışı hayatta kabul etmezdi. Böyle büyüdü. Dolayısıyla gözyaşına yer yoktu. babası ne söylediğini iyi biliyordu.
Robert Capa'yı Beklerken, sayfa 21:
Bazen kişi kendini evinden yüzlerce kilometre uzakta, Latin Mhallesi'ndeki bir çatı katında, tavandaki nem lekelerinin ve gemi düdüğü gibi öten boruların arasında, hayatında bundan sonra ne olacağını bilmez bir halde, oturma izni ve Stuttgart'taki arkadaşlarının ara sıra gönderdiği paradan başkasına sahip olmadan bulabilir; kişi oturduğu yerden ayrılmasının en eski sebeplerini keşfedebilir, hayatlarının en uzun bin metresini yol almaya mecbur bırakılan bütün diğerlerinin hissettiği kederin aynısını ruhunda hissedebilir ve o an aynaya bakıp buna rağmen yüzünde kararlı bir mutluluk arzusu, coşkulu, yılmaz, sarsılmaz bir direnç olduğunu fark edebilir. "Belki de" diye düşündü, "bu gülümseme benim tek geçiş iznimdir." O günlerde bütün Paris'teki en kırmızı dudaklar.
Robert Capa'yı Beklerken, sayfa 39:
André alnına düşen saçlarını geriye atıp, odaklanmadan, anlık düşünceler içinde, yeniden mekânın arka tarafına doğru baktı. Bazen sanki başka bir yerdeymiş gibi uzaklara gidiyordu. Hepimiz bir şeyler özleriz; bir ev, çocukken oynadığımız sokak, bir çift eski kayak, okul botları, okumayı öğrendiğimiz kitap, bardaktaki sütü bitirmemiz için mutfaktan gelen ve bizi azarlayan ses, evin arkasındaki dikiş atölyesi, pedallardan çıkan tıkırtı. Vatan diye bir şey yok. Bu yalnızca bir icat. Var olan tek şey, bir zamanlar mutlu olduğumuz bir yer. Gerta, André'nin ara sıra o yere gidiyor olduğunu fark etti. Herkesle sohbet ediyor, arada bir yüksekten atıyor, gülüyor, sigara içiyor ve birden bakışlarına o noktayı yerleştiriyor ve sonra uzaklara gidiyordu. Çok uzaklara.
---
Bu alıntılar tanıtım amaçlı yapılmıştır.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.
kitap
KitapGalerisi Facebook / KitapGalerisi Twitter
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder