3 Haziran 2014 Salı

Hakikat İksiri

Hakikat İksiri, Musa Muhaiyaddeen tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Destek Yayınları, 9786054994427, 335 Sayfa, Mayıs/2014
Kitabın 214. ve 215. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Bu temizlenme nedir, bunu nasıl anlamamız gerekiyor? Allah'a ait sıfatlar vardır ve karanlık ve yanılsamanın kuvvetlerine ait sıfatlar vardır. Dünya siyasetinde, Allah'a ait olmayan sıfatların kullanıldığını görürüz. Liderler, "Belli hedeflere ulaşmak için belli bir süre bu şeyleri yapacağız" der-ler. Sonuç, araçları makul hale getirir. "İstediğimiz sonuçlar için bunları yapacağız" diyerek her türlü olumsuzluğu haklı çıkarmaya çalışırlar.
Kişisel işlerimizde de aynı yaklaşımı görebiliriz. Niyetimizin saf olduğuna inanırsak yanlış bir şekilde davranmanın kabul edilebilir olduğu sonucuna ulaşırız.
Bunun anlamı yasak alana girmek için kendimize özel bir istisna vermemizdir çünkü biz daha iyi biliyoruzdur. Doğru ve yanlış arasındaki farkı anlamak için bir sebep vardır. Dini kuralların, izin verilenler ve yasak olanların bir sebebi vardır.
Belli sonuçlan istediğimiz için izin verilmeyenlerin sahasına girebileceğimize inandığımızda yozlaşmış bir noktaya gideriz, içimiz kirlenir. Doğru yüzünden de olsa yanlış yüzünden de olsa kirlendiğimizde kirlenmişiz demektir.
Bu kirliliği taşımaya devam edemeyiz, temizlenmek zorundayız. Neyi taşıyorsak biz oyuz demektir. Yanlış yaptığını düşündüğümüz insanlara sinirlenirsek, uygunsuz olan bir şeye Allah'ın öfkesini yansıttığımızı farz ederek bu öfkeyi kullanırsak tek yaptığımız şey öfkelenmek olur.
Hz. Muhammed'in damadı Hz. Ali hakkında bir hikâye vardır. Hz. Ali bir savaşın ortasındaydı ve tam düşmanlardan birini öldürmek üzereyken rakibi yüzüne tükürdü. Hz. Ali, Allah için değil de öfkesi dolayısıyla öldürmüş olmamak için adamı öldürmekten vazgeçti. Hz. Ali'ye neden öldürmediğini soran adam Hz. Ali'nin cevabını alınca adam hakikate ve bu safiyete teslim oldu. İhtiyacımız olan anlayış işte budur.
İnsanlarla etkileşimde olduğumuzda hareketlerimiz temiz mi yoksa insanlara yukarıdan mı bakıyoruz? Onlardan daha iyi bildiğimizi mi düşünüyoruz? Onların dininin yanlış olduğunu mu düşünüyoruz? Dolayısıyla onları bizim düşündüğümüz gibi düşünmeye zorlamaya, psikolojik olarak, fizyolojik olarak veya rüşvet vererek, ne gerekiyorsa yaparak zorlamaya hakkımız olduğunu mu zannediyoruz?
Bu yasak şekilde davranmaya hakkımız var mı? Özgür irademiz, seçim hakkımız var. Ne istersek yapabiliriz, ister doğru olsun ister yanlış olsun. Bu başka bir meseledir ama sonuçlarına da biz katlanacağız.
Dinin amacı bizi değiştirmektir. Komşumuzu, arkadaşlarımızı, tanıdıklarımızı değiştirmek değildir. Diğer ülkelerdeki insanları değiştirmek değildir. Dinin amacı, bizim kim olduğumuzu değiştirmektir. Bizi Allah'ın istediği hale getirmektir.
Eğer odak noktamız değişirse, eğer kendimizi değişimin araçları olarak görürsek ve öfke, nefret ve kötü niyetli olmayı kendimize hak görürsek biz bu huyların bizzat kendisi haline geliriz. Kendimizle beraber taşıdığımız şeyler bunlardan ibaret olur. Bunu inkâr edemeyiz ama bu konuda kendimizi haklı görürüz. "Bu bizimle ilgili değil" deriz. "Bunu sadece onlara karşı kullanıyoruz" deriz. "Bu öfke, bir sonuç, bunda haklıyız" deriz. Eğer düşündüğümüz şey bu olursa, en önemli noktayı kaçırıyoruz demektir. Öfkelendiğimizde öfkemiz vardır, kinlendiğimizde kinimiz vardır ve bu başka hiç kimseyle ilgili değildir. Bu kötü halden başkalarını sorumlu tutmak bizi bu kötü halden kurtarmaz.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder