24 Haziran 2014 Salı

Muhafız

Muhafız, Selman Kayabaşı tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Yakın Plan Yayınları, Roman, 9786055535674, 270 Sayfa, Haziran/2013
Kitabın 114. ve 115. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

VEZİR ODASI'nda, Sungur Fırat'tan başka sadece kendisi vardı!
Küçücük bir oda; odanın ortasında birbirlerini izleyen iki ahşap koltuk ve koltukların arasında üstü boş bir sehpa...
Burası ne alt kattaki salon kadar görkemli ne de toplantı odası gibi sadeydi. Odanın en çok göze batan parçası Sungur Fırat'ın varlığıydı ve bu varlık tek başına bütün konaktan daha ihtişamlıydı.
Korktu, Affan Bey.
Kendi kendine sordu, sorularını yine kendisi yanıtladı.
Sorguladı ve belki de sorgulanacak olmaktan korktu.
Nihayet, Sungur Bey'in oturduğu koltuğun karşısına omuzlarına çöken ağırlığın tesiriyle zorlukla kuruldu.
"Affan Bey, buraya gelmenizi ben rica ettim" diye girizgâh yaptı, Sungur Fırat, Gözleri daima misafirinin gözlerindeydi ve yüzünde muhatabını hemen ferahlatacak samimi bir tebessüm belirmişti.
"Üzeyir Bey'i ziyaret etmeniz işimizi kolaylaştırdı. Öyle olmasa da sizi gün içinde buraya getireceklerdi."
Kim?
Nasıl?
"ASELSAN'da yürütülen gizli projeden haberdarız. Semih Temiz suikastından da. İzin verirseniz, size biraz Teş-kilat'tan, biraz da yazılım projesi hakkındaki bilmediğiniz detaylardan bahsetmek isterim."
Affan Bey, kulaklarına inanamadı. Kim olduğunu bile bilmediği bu adam, hem kendi yürüttüğü projeden bahsediyor hem de kendisinin bilmediği detayları bildiğini söylüyordu. Bu, imkânsızdı!
Misafirinin vereceği tepkiye hazırlıklıydı. Sungur Bey. Kim bilir onun gibi kaç kişiyle daha aynı tarzda konuşmalar yapmıştı.
"Projede çalışan subaylarımızdan ..........., -zannedersem siz, İTÜ'deki sınav sorusunu kendisine yazdırdınız-bizim üyelerimizden Tufan Paşa'ya bağlıdır ve Teşkilat'ın gizli bir askeridir. Prof. Dr. Tunç Aybal'ın yanına onu bilerek yerleştirdik. Sizin haberiniz yok tabi ki..."
Aldığı darbenin şiddetinden olsa gerek, sendeledi, Affan Bey. Düşmek üzereydi hatta. Ne söyleyebilir, nasıl karşılık verebilirdi?
Konuşmadı. Sadece dinlemek istiyordu. Sungur Fırat,  "Prof. Dr. Tunç Aybal'ı ve projeye dâhil olan subaylarımızı ancak böyle takip edebilirdik!" diye devam etti. Bir çırpıda dilinden dökülen sözler, aynı kolaylıkla yorumlanabilecek hafiflikte değildi.
"Proje, asırlardır devam eden bir iktidar mücadelesinin son adımı. Sizden ricamız, bugünden itibaren, devletimizin menfaati için bizimle ortak çalışmanız."
'Anlamadım beyefendi. Siz kimsiniz ve hangi mücadeleden bahsediyorsunuz? Bir süredir tanıdığım-tanımadığım onlarca kişiyle karşılaştım burada. Neler yaptığınızı anlayabilmiş değilim.
Milli yazılım projesiyle nasıl ve neden alakadar oluyorsunuz, bunu da bilmiyorum."
Affan Bey, birkaç darbeden sonra tam da Fırat'ın istediği kıvama gelmişti. "Lisedeki tarih hocanız Cemalettin Bey, benim yakın arkadaşımdı Sayın Alkan!" deyiverdi.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder