3 Haziran 2014 Salı

Özal'lı Yıllarım

Özal'lı Yıllarım, Engin Güner tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. |  Doğan Kitap, Anı, 9786050919547, 284 Sayfa, Mayıs/2014
Kitabın 140. ve 141. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Türk Silahlı Kuvvetleri'ne verilen üstün eğitim ve Özal'ın Harbiye sevgisi

1991 yılının Mart ayı Cumhurbaşkanı'nın dış gezileri açısından çok önemliydi. 11-16 Mart tarihleri arasında SSCB'ye resmi bir ziyarette bulunan Özal daha sonra 22 Mart ve 1 Nisan tarihleri arasında da ABD'ye resmi bir ziyarette bulundu. îki süper güce bu kadar kısa aralıklarla yapılan geziler hem Türkiye açısından çok önemliydi hem de Özal bu gezilere şahsen büyük önem atfetmekteydi. 8 Mart 1991 Cuma günü Kara Harp Okulu'nu ziyaret etmiş, aldığı brifingden sonra, dershaneleri gezmiş, subay, astsubay ve Harp Okulu öğrencilerine bir buçuk saat kadar süren bir konferans vermişti. Harp Okulu'nda gerek verilen eğitim ve öğrenimden, gerekse intizam ve disiplinden çok memnun kalmıştı. Konferansında Türkiye'nin öneminden ve son yıllarda yapılanlardan söz ederken dinleyici kitlesini çok etkilediğini bugün gibi hatırlıyorum. Özal, Harbiye Marşı'nı çok severdi. Harp Oku-lu'ndaki bir konserde bu marşın çalınmasını istemiş, subay ve öğrencilerin gür bir sesle söylediği marşa kendisi de katılmıştı. Aktif bir dış politika uygularken, silahlı kuvvetlerimiz en çok güvendiği unsurlardan biriydi.
Kara Harp Okulu'na yapılan bu ziyaretin ertesi günü Köşk'te, SSCB'ye yapılacak resmi gezinin hazırlık toplantısı yapılmıştı. Cumhurbaşkanı ayrıca aynı amaçla SSCB Tass Televizyonu'na bir mülakat vererek bu ziyaretin Türkiye açısından önemine değinmişti. Aynı gün İspanyol televizyonu ve Frankfurter Attgemeine Zeitung ile de mülakatlar yapmış, bölgedeki son duruma değinmişti. Bunlardan sonra da İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Dr. Hasan Habibi'yi kabul etmişti. Konu tabii gene ağırlıklı olarak Körfez'deki durumdu. Cumhurbaşkanı ertesi gün, yani pazar günü başta Başbakan ve Genelkurmay Başkanı olmak üzere, savunma ve güvenlik ağırlıklı bir toplantıya başkanlık ettikten sonra aynı gün Habibi ile tekrar görüştü. Gerek Körfez Harekâtı sırasında, gerekse sonrasında Irak ile sekiz yıl savaşmış olan İran'ın tutumuna son derece önem veriyordu. Bu görüşmeler hem bu konuda İran'ın nabzının tutulmasını sağlıyor hem de ortak değerlendirmeler yapılmasına yardımcı oluyordu.

SSCB'ye ziyaret

Nihayet böyle bir ortamda 11 Mart 1991 Pazartesi günü Özal, Cumhurbaşkanı olarak SSCB'ye yapacağı ilk resmi gezi için kalabalık bir grupla Ankara Esenboğa Havaalanı'ndan THY'ye ait büyük bir uçakla hareket etti. Bu yolculuk öncesi bize gelen bilgiler ülkede büyük ekonomik sorunların olduğu, halkın yiyecek maddeleri bulmakta çok zorlandığı ve her istenenin bulunamadığı şeklindeydi. Hatta yanımıza yiyecek, sabun diş macunu gibi temel ihtiyaç maddelerini alarak gitmemizin daha ihtiyatlı bir davranış olacağı söylenmişti. Biz de bu tavsiye ve telkinlere uyarak bizi misafir edecek Rus yetkilileri de zor durumda bırakmamak amacıyla uçağa bazı temel yiyecek maddelerini ne olur ne olmaz düşüncesiyle koyduk. Bu olay o zamanki SSCB'nin durumunu göstermesi bakımından ilginçtir. Uçağımız Moskova Vnukova 2 Havaalanı'na indiğinde resmi devlet karşılama töreni yapıldı. Bu törenin her zaman olduğu gibi en etkileyici yanı, Rus askerlerinin çok sert ve hızlı adımlarla yaptıkları geçit töreniydi. Bu törenden sonra havaalanından hareket ederek Kremlin Sarayı'nda Cumhurbaşkanı'na ve bize ayrılan bölüme yerleştik.
Türkiye'den gelirken tedbir aldığımız diğer bir husus da, SSCB'de telekomünikasyon sisteminin kötü işleyişinden dolayı haberleşebilmek amacıyla yanımızda telefon sistemimizi de götürmemiz olmuştu. Bir kırmızı telefon yardımıyla Ankara'yla direkt hat tesis etmiştik. Hemen bu sistemi yerleştirdik. Normal olarak Moskova'da telefonu kaldırdığımızda çevir sesi bile gelmiyordu. Aynı gün telefon edebilmek büyük başarı olarak kabul ediliyor, birkaç gün bile beklenebiliyordu. Bizim telefonlar da biraz geç bağlanıyordu ama hiç olmazsa görüşebiliyorduk. Telefon ve haberleşme imkânları bu kadar yetersiz olan devasa bir ülkenin nasıl yönetildiğini ve kalkınabileceğini de anlamakta güçlük çekiyorduk. Kremlin, çok şaşaalı bir geçmişin ihtişamını aksettiren muazzam bir saraydı. Geniş koridorları, yüksek tavanları, yüzlerce odası, birçok girintisi, çıkıntısıyla tam bir labirentti.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder