29 Haziran 2014 Pazar

Paralel Gündem

Paralel Gündem, Ömer Naci Yılmaz  tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Çıra Yayınları, Siyaset, 9786054913145, 239 Sayfa, Haziran/2014
Kitabın 176. ve 177. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
Tunus'da başlayan Arap baharının etkileri Afrika ve Ortadoğu ülkelerini heyecanlandırmış, çarpan etkisi yaparak o ülkelerin gençlerini de harekete geçirmiştir. Oluşan hareketliliğin en dikkat çekeni ise Mısır'da yaşananlar olmuştu. Mısır'daki Müslüman Kardeşler hareketi, ilk defa yapılan serbest seçimlerde iktidara gelmişti. Sürekli olarak demokrasiden yana olduğunu söyleyen emperyalistler söz konusu yer Mısır olunca, söz konusu halk adam gibi adam Müslümanlar olunca yan çizmeye başladılar. Onların inandıkları demokrasi kendilerine uşaklık edilirse makbul edilmediği takdirde geçersizdir. Çünkü Mısır'daki Müslüman Kardeşlerin iktidarı, ümmetin öze dönüşünün, yeniden Kur'an'a dönüşünün de sinyallerini veriyordu. Öyleyse bu yerinde, zamanında, yayılma istidadı göstermeden bertaraf edilmeliydi. İşte Mısır'daki darbe girişi-minin arkasındaki gerçek, bu öze dönüşü engellemektir. Gezi olaylarıyla da Türkiye'de yapılmak istenen de aynı şeydir.
İran'ın Mısır'daki darbe girişimine verdiği destek, Suriye'nin zalimine ve zulmüne verdiği destek Müslümanları şaşırtmıştır. Bir türlü buna anlam veremiyoruz. İran ne diye Suriye zalimini destekleyip duruyor? Bakıyoruz ki emperyalist Batı, Mısır'daki darbeyi destekliyor, Suriye'deki zulmü destekliyor, İran da destekliyor. İran, nasıl oluyor da Batı ile bir araya gelebiliyor? Hâlbuki Batı yıllardır İran'a ambargo uyguluyor, ekonomisini baskı altında tutuyor, uluslararası ticaretine engel oluyordu. Ne oldu da İran Batı ile anlaştı?
Nükleer Silahlar meselesinde Batı İran'ın ümüğünü sıkarken ne oldu da ümüğü sıkılan İran'ın bu gün eli sıkılıyor. Öyle anlaşılıyor ki bu İran yüzyıllardır bu ümmete bir tiyatro oynamış, rol yapmış, ümmet de bunu yutmuştur. Şaşkınlığımız da bu yüzdendir.
İran'ın Mısır'daki darbeyi desteklemesi, Suriye'deki Esad rejimine ve zulmüne destek olması aslında dini gibi algıladığı Şiiliğin nüfuz sahasını genişletme amacına yöneliktir. İran'ın derdi Şii anlayışını İslam dünyasına egemen kılmaktır. İran bu anlayışına yardımcı olan her kim olursa olsun, kâfir olup olmadığına bakmaksızın, İslam'ın azılı ve azgın düşmanı olup olmadığına bakmaksızın pekâlâ ellerini sıkmaktan geri kalmamıştır, kalmayacaktır da. Tarih boyunca İran'ın temsil ettiği Şii anlayış ihanetten geri kalmamıştır. İslam ümmetinin öze dönüşünün önüne engeller çıkartmak isteyen herkes bu anlayışı desteklemiştir. Haçlılar, Kudüs'ü işgal ederken Şii Fatımi-ler onlarla işbirliği yapmaktan geri kalmamışlardır. Öyle anlaşılıyor ki İran, Müslümanların aleyhine olanlarla işbirliği yapmaktan çekinmiyor.
Emperyalis Batı, Şia'yı kendisine daha yakın hissettiği için Esat hâlâ ayakta durabilmektedir, İran da nüfuz alanını genişletmek için rahatlıkla Suriye'yi destekleyebilmektedir. Batı İran'a uyguladığı ambargoyu gevşettiğini açıkladı. Daha düne kadar batı, İran ile savaşın eşiğine gelmemiş miydi? Hâlbuki İran o zamanlarda Şia idi. Ancak batının devşirmesi olan Baas rejimi ve onun başı olan Esad'ın geleceği tehdit altındaysa, dünün kanlı bıçaklı düşmanları dost olabiliyorlardı. Yeter ki müttefikleri olan Baas rejimi ve Esad ayakta kalsın.
İran, Şiiliğin önünü açmak için Esad ile işbirliği yaparken, emperyalist Batı ile işbirliği yaparken Türkiyeli Müslüman yazar-çizerlere ne oluyor? Bu topraklarda İran aşkı depreşenler, İran'ı kutsayanlar, İran'ı ümmete model olarak gösterenler size ne demeli? Sahabe'ye küfretmeyi meziyet kabul eden bu zihniyete sevgi beslemek de neyin nesi?
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder