2 Temmuz 2014 Çarşamba

Aşk Ve Engeller

Aşk Ve Engeller, Aleksandar Hemon tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 30 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Everest Yayınları, Öykü, 9786051417400, 202 Sayfa, Temmuz/2014
Kitabın 170. ve 171. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
Bunun için yakıta ihtiyacımız vardı. Bir gün turnayı gözünden vurduk: İstasyonun yakınlarındaki bir çerçevecide yangın çıktı. Dumanların yükseldiğini gördük, sirenlerin çığlıklarını duyduk. Yıkım daima ilgimizi çektiği için oraya koşup dükkân sahibiyle karısı yangına bakmamaya çalışarak birbirlerine sarılmış ağlarken itfaiyecilerin parçalanmış vitrin camlarının arasından içeri su sıkmasını seyrettik. Ertesi gün için için yanan dükkâna yeniden gittik, yer yer kurum dolu bir çamura dönüşmüş sıcak küllerin üstünde yürüdük, kömürleşmiş ahşabın ve kavrulmuş sıvanın kokusunu içimize çektik. Dükkân sahibinin hayatının enkazında eşelendik: topuğu tamamen erimiş bir kadın ayakkabısı teki; eksik bacağının tarafına yatmış yarım bir sandalye; hâlâ duvarlarda duran ve hâlâ simetrik olan çerçeve köşeleri. Dükkânın arka tarafında yanmamış bir köşe vardı: Mavi, lekeli bir palto hâlâ orada asılıydı; bir gelinle damadı gösteren çerçeveli bir resim tavana bakıyordu ve tam arka kapının yanında üç güzel kutu dolusu tiner duruyordu. Sengson clotion wicklup, dedim: İhtiyacımız olan şeyi bulduk.
İtiraf edeyim: Bu hikâyeyi Alma'ya bu kadar keyif alarak anlatmamda uygunsuz bir taraf olduğunun pekâlâ farkındaydım. Çocukların tam anlamıyla ve alışılageldik biçimde saldırgan, vahşi ve budala olduğunu düşünmüş olmalıydı; kana susamışlıkların-daki rahatlık onu incitmişti belki. Savaştaki güzelliği görebilecek biri olmadığı kesindi ama dehşete düşmüş gibi de görünmüyordu, aslında hiçbir duygu emaresi göstermediğini söyleyebilirim. Arada sırada küçük ekrana bakıyor, hareket ederek kadrajın kenarına kaymış olduğum için kamerayı düzeltiyordu. Şunu da kabul ediyorum, ondan herhangi bir tepki görmek, duyguları olduğunu anlamak için, nasıl diyeyim, bazı ayrıntıları sapıkça abartıyordum. Ama Alma dijital kamerası kadar dayanıklıydı.
"Ara vermek ister misin?" diye sordu. "Bir saattir konuşuyorsun." "Hayır, hiç gerek yok," dedim. "Konuşmayı severim. Sonsuza kadar konuşabilirim."
Bir akşam, tiner tenekelerini gizlice tünelden içeri soktuk. O gün yağan yağmurun yarattığı çamur tüfeğimi kirletti, büyük ihtimalle de tıkadı. Barakayla çit arasındaki gözlerden uzak noktaya doğru koşturduk. Bekçinin uyuduğu barakanın duvarlarını tinerle ıslatacak, adamın kaçış yolunu kesmek için kapının önünde kolayca tutuşacak bir gölcük oluşturacak ve her şeyi ateşe verecektik. Kolay olmalı, her şey birkaç dakikada olup bitmeliydi ama adrenalinden uyuşmuş, tehlike hissiyle başımız dönmüşken doğru dürüst düşünememiştik. Kimse kibrit getirmemişti. Mahir kibrit almaya gönderildi, biz de cesaretimiz her geçen saniye azalarak saklanma yerimizde bekledik.
Birkaç dakikadan fazla sabredemeyen Djordje, Mahir'e bakmaya karar verdi. Geri dönmeyeceğini biliyordum ama hiçbir şey söylemedim. Vampir'le ben, omuzlarımızı sarkıtıp sessizce bekledik, bekledik ki biraz daha zaman geçsin ve geri çekilmeyi teklif edebilelim. Ama o sırada baraka kapısının gıcırdadığını duyduk, bekçi dışarı çıktı, kükrer gibi esnedi ve kollarını batan güneşe doğru kaldırıp gerindi. Arkasını döndüğü anda, hem bizi hem de tenekeleri görecekti. Daha ben ne yapacağımızı düşünmeye bile fırsat bulamamışken, Vampir onun yanından hızla geçerek tünele doğru atıldı, bekçi dönerek bana baktı. Çamurlu tüfek elimde, felç olmuş gibi kalakalmıştım. Burada ne yapıyorsun, diye sordu adam. Geffle creel debbing, dedim. Vau shetter bet dorjf. Gamman.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder