8 Temmuz 2014 Salı

Barışa Katlanmak

Barışa Katlanmak, Muhsin Kızılkaya tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 30 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. |  Alfa Yayınları, Siyaset, 9786051068893, 228 Sayfa, Haziran/2014
Kitabın 160. ve 161. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

 6 Haziran 2013 Perşembe,
İstanbul
On gün önce Taksim Gezi Parkı'nda başlayan ve kısa bir süre içinde yurdun önemli şehirlerine yayılan eylemler bir sürü insanı, grubu, siyasi partiyi ve fraksiyonu hayal kırıklığına uğrattığı gibi, bir sürü sosyolog ve toplum mühendisini de şaşırttı. Başta ana muhalefet partisi olmak üzere. AK Parti dışında kalan bütün siyasi partiler, eylemlerden bir siyasi rant devşirme yolunu aradılar. Herkes eylemin bir yerinden tuttu, herkes kendi bildiği yola kanalize etmek için uğraştı.
Eylemin ilk gününde Sırrı Süreyya'nın bulunduğu yerde Sezgin Tanrıkulu ve Osman Pamukoğlu da vardı, Oktay Vural Ankara'dan gaz veriyordu. Yıllardır "devrim düşü" kuran sol grupları saymaya bile gerek yok. Hele hele Maocu İşçi Partisi yandaşlarının üzerinde Atatürk resmi bulunan Türk bayrakları ve "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganıyla meydana koşmaları, Ergenekoncuların harekete geçmesi, Ankara'da Balyoz sanıkları yakınlarının yürüyüş kolunun başını çekmesi... Her şey karmakarışıktı ve kim kime dumdumaydı.
CHP kendi muhalefet anlayışıyla iktidara dair bütün umutlarını yitirdiği bir anda patlak veren bu eylemlerin üzerine, mal bulmuş Mağribi gibi atladı. İlk günden iti-baren Kadıköy mitingini iptal ederek, Genel Başkanları Kılıçdaroğlu'yla birlikte Taksim'e çıktı. Halk AKP iktidarından bıkmıştı ve onu demokratik yollarla yıkmaya karar vermişti. Elindeki bütün güçleri seferber etti parti. Yıllardır yayın yapan ama kimsenin sesini duymadığı Halk TV canlı yayna geçti, biraz da hadiseleri abartarak vermeye başladı. Safları sıklaştırmanın zamanıydı. Devrimin doğal müttefikleri olan ulusalcılar, Atatürkçüler ve İP'çiler de işbaşındaydı, belki sol grupların ve Kürtlerin de desteği alınır, Erdoğan iktidardan düşürülürdü. Haydi, gün rehavet günü değil, herkes işbaşına.
Sosyalist solculara göre bu bir "halk devrimiydi" ve cok kısa bir süre içinde ulusalcılarla faşistler seri cekilecek, meydan tamamen sosyalist sola kalacak, onlar da işçi marşları eşliğinde ülkeyi devrime götüreceklerdi. Yıllardır beklenen fırsat doğmuşu işte, kapitalizm kendi mezarını iki ağaç keserek kazmış, halkın şah damarına basmış, gayri akan sele ket vurulamazdı.
Ulusalcılara göre ise, laik Cumhuriyet'e ve Atatürk ilkelerine kasteden, TC ibarelerini kaldıran, PKK'yı meşrulaştıran hükümet, ettiğini bulmuş, bıçak kemiğe dayanmış, Cumhuriyet'in kazanımlarını ve temel değerlerimizi hiçe saymış olan Erdoğan Hükümeti gelip duvara tosla-mıştı. Atatürkçü gençlik ayaklanmış, halkımızın tencere-tavalarının sesi eşliğinde bu iktidarı devirmek üzereydi.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder