1 Temmuz 2014 Salı

Ben Türk Kızı Nasılım

Ben Türk Kızı Nasılım, Isolde  tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. |  Alakarga Yayınları, Roman, 9786055182458, 278 Sayfa, Haziran/2014
Kitabın 210. ve 211. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Didem biricik erkeğinin bu kıskanç cadılar tarafından daha fazla rencide edilmesine dayanamadı,
"Aşkım hadi gidelim buradan,' dedi hıçkırmaktan boğulacak gibi olup, "al götür beni buradan artık dayanamıyorum bunların kıskançlığına, kötülüklerine!"
Kızlar bu akşam gerçekleşen mucizeye inanamıyor-lardı, on beş dakika içinde Didem'in bavulları ve İbrahim'in her yanı işgal etmiş eşyaları toplanmıştı, ikisi el ele kapıdan çıkarken Didem adeta üvey annesinin evinde cam ayakkabıyı denemiş de prensin sarayına götürü-lüyormuş gibi bir edayla arkasını dönerek,
"Siz tanıdığım en kötü kalpli ve kıskanç insanlarsınız, bunca sene hâlâ sevgiliniz olmamasına şaşmamalı!" diye bağırıyordu. İbrahim'se,
"Aşkım tamam muhattap olma şunlarla," diyerek kızı çekiştirip götürme telaşındaydı.
Didem ertesi gün 2 nolu ev arkadaşına mesaj atarak artık İbrahim'in evinde kalacağını, her ay kirasını düzenli olarak ödeyeceğini ama o lanet eve ayak basmayacağını, evi alıp başlarına çalmalarını söylemişti. Kızlar bu kâbusun bittiğine inanamayarak birbirlerine sarıldılar ve laptoptan bir oyun havası açarak parmaklarını şakırdata şakırdata göbek attılar, Didem'in o kıl topağını da alıp hayatlarından çıkmasının şerefine camlardan balon uçurmadıkları kalmıştı bir tek. Ertesi gün evi bu vıcık vıcık aşkın izlerinden kurtarmak için detaylı bir temizliğe giriştiler, Didem'in yatağının altında gördükleri kirli boxerı evdeki tek oklava ile çekerek siyah çöp poşetine koyup hemen attılar. Oturma odasıyla ilgili travmaları bir hafta içinde sona erdi, üç hafta sonra ise deneklerde %90 oranında iyileşme kaydedildi.
Gelgelelim, İbrahim'in ev arkadaşları cephesinde işler hiç de iyi gitmiyordu. Didem denen aşk sakızı "Artık İbrahim neredeyse ben oradayım, benim yerim onun yanı" diyerek hayatlarına çöktüğünden beri evde boxer-la gezmek, şöyle rahatça bir geyirmek ve osurmak, ağız tadıyla bir küfretmek, o kadar para verip üye oldukları platformdan maç izlemek bir hayal olmuştu. Kız üç haftada evi pembe panjurlu bir aşk yuvasına çevirmiş, hayattan aldıkları ne kadar keyif varsa hepsinin içine sıçmıştı. İlk başlarda iyi gibiydi, daha geldiğinin ikinci günü evi pırıl pırıl etmiş, sabah kahvaltısına krepler, akşam yemeğine mantılar hazırlamış, tüm ev ahalisinin atlet ve donlarına kadar ütülemişti. Kızın pek üniversite öğrencisi gibi bir hali de yoktu zaten, daha çok şu öğlen kuşağında şehir şehir gezilen programlarda yöresel yemekler yapan kadınlara benziyordu, İbrahim'e kızın bölümünü sorduklarında, Valla Lidya mı, Urartu mu ne, öyle bir yerle ilgili bir şey okuyor,' cevabını almışlardı fakat üç haftadır kızı markete gitmek haricinde evden çıkarken gören olmamıştı henüz. Başlangıçta 'oh bee eve kadın eli değdi,' diyerek sevindikleri her şey zamanla bir soykırım kampından beter hale geldi. Didem sabahın köründe elinde süpürgeyle odalarına giriyor, 'hadi uyanın uykucular kahvaltı hazıııır,' diye bağırıyordu.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder