1 Temmuz 2014 Salı

Tanktan Tomaya Direniş

Tanktan Tomaya Direniş, Faruk Demirel  tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. |  La Kitap, Roman, 9786056429439, 223 Sayfa, Haziran/2014

Kitabın 140. ve 141. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

"Yerler yemesine de; sanıyorum büyük yerler, senin kantinciye getirttiğin sigaralarla ya da berbere gönderdiğin paralarla bu iş yürümez gibi geliyor bana."
Topal Kadir, düşüncelere daldı. Güleç yüzü, kırlaşmış bıyıkları gümüş gibi parlıyordu. Belki de yıllarının çoğunu hapishanelerde geçirmekten dolayı alçak gönüllü olmayı öğrenmişti.
"Yeğenim merak etme, bir yolu vardır elbette."
Yunus, tam yanıt verecekti, koğuş kapısı açıldı, içeriye daha önce gelen komutan girdi. Tek sıra olunmasını istedi. Koğuştaki-ler sıraya girdi. Topal Kadir yine en son gelip, başta durdu.
Komutan bir ileri, bir geri gitti geldikten sonra tutukluların karşısında durdu. Birden cinleri tepesine çıktı:
"Ne lan bu? Herkes tıraş olmuş, iki kişide hâlâ bıyık ve saç var. Çağırın şu puşt berberi!"
Apar topar berber geldi.
"Ne yaptın sen? Çabuk sıfır numara kes saçlarını, bıyıklarını yok et. Yoksa ben tek tek yolarım."
Topal Kadir:
"Komutanım, biz asker değiliz. Buraya neden getirildiğimizi bilmiyoruz. Burada kalıcı değiliz, bizi neden sıfır numara tıraş ettiriyorsunuz. Ben yaşlı bir adamım, hava çok soğuk."
Komutan öfkeli bakışlarını Kadir'in gözlerinin içine dikti: "İhtiyar kurt, otur oturduğun yerde."
Önce Kadir'i oturttu berber. Saçını sıfır numara kesti. Arkasından bıyıklarını yok etti. Ardından Yunus'un yeni terlemiş bıyıklarını ve saçlarını kesip, çöpe attı.
Komutan bu iş bitesiye kadar bekledi. Dışarı çıkarken berbere: "Odama gel," dedi.
Ranzanın üstüne uzanan Yunus'u gülme krizi tutmuştu:
"Kadir dayı, bıyıklarımızı ancak iki saat yaşatabildik."
"Sorma yeğenim, ortalık çok değişmiş. Eskiden böyle değildi. Verilen rüşvetin bir haysiyeti vardı. Şimdi onu bile göremiyorum. Hayırdır inşallah!"
Dört günlük jandarma macerası, gençleri yorgun düşürmüş olmalı ki, uzandıkları beyaz sabun kokulu çarşafların, kahverengi battaniyelerin arasında uyuyup kaldılar. Horluyorlardı. Birkaç tutuklu asker onları uyarmaya çalıştıysalar da uyanmıyorlardı. Bir taraftan öbür tarafa dönüyor, kısa süre sonra yine horlayarak uyumaya devam ediyorlardı. Jandarma disiplinde kalmak, tek battaniye altında yedi sekiz kişi, ayaklarını ısıtmak için istif olmak, arkasından tuvalette saldırı olacak diye, aynı odanın köşesine sırayla işemek yormuş, psikolojilerini bozmuştu.
Sabah erken uyandırdı nöbetçi askerler. Kahvaltıdan sonra duvar boyu tellerle çevrilmiş avluda yürüdüler. Kasım ayında Afyon'un kum ayazı hüküm sürüyordu. Tellerle birbirinden ayrılmış yandaki avluda hükümlü askerler, komutanlar spor yapıyorlardı. Yunus, uzun süre onları seyretti tellerin arasından. Bir saat sonra koğuşa döndüler. Bir kısmı sobanın etrafında dizildi, kalanları ranzalara oturdular. Gençler köyü konuşuyorlardı. Bir gün geri dönünce, aleyhte ifade verenlerden ve ihbarcıdan nasıl hesap soracaklarını kurguluyorlardı.
Saat ona doğru avlu hareketlendi. Jandarma da gördükleri sivil minibüs açılan kapıdan girmiş ve Zalim'i götüren siviller gelmişlerdi. Koğuşa iki asker geldi. Topal Kadir'e hazırlanmasını söylediler.
Topal Kadir, acelesiz ranzasından doğruldu. Duvarda asılı ayağını alıp, yerine taktı. İtina ile pantolonunu, gömleğini, ceketini, paltosunu giydi. Aksak yürüyüşü ile kapıya doğru giderken, koğuşa dönüp baktı.                                           
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder