7 Temmuz 2014 Pazartesi

Tutiname

Tutiname, Nagihan Gür tarafından hazırlanmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 30 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. |  Kapı Yayınları, Hikaye, 9786055107604, 335 Sayfa, Temmuz/2014
Kitabın 204. ve 205. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Zahit İle Kızı Cemile'nin Hikayesi
Vaktiyle Horasan'da çok dindar bir adam yaşardı. Bu adam bir gün hacca gitmeye niyet edip oğluyla karısına, "Allah'a hamdolsun ki kızımız kemale erdi, gelinlik çağına geldi. Biz hacda iken münasip bir talibi çıkarsa onu everin. Ben ya gelirim, ya gelmem," diyerek vedalaştı ve hac yoluna koyuldu. Yolda Necib adında bir gence rast geldi ve onunla yol arkadaşı oldu. Zahit o gencin hâlini ve tavrını çok beğendiği için kızını ona nikahladı. Hacca onu da götürdü.
Bunlar hac görevlerini yerine getiredursun, zahidin oğlu da ticaret için gittiği bir memlekette tanıştığı Zarif adında bir genci çok beğendi. Babasının emri gereği, bu gençle kız kardeşi Cemile'yi birbirlerine sözledi. Diğer taraftan memlekette kalmış olan anneleri de kızına talip olan Nazif adında bir genci kızına münasip görerek kızı ona verdi. Ancak düğün hazırlıklarını başlatmak için kocası ve oğlunun dönmesini şart kıldı.
Bir süre sonra Zahit hac görevini tamamlayıp Horasan'a döndü. O gün oğlu da çıktığı ticaret yolculuğundan geri gelmişti. Böylece o gün zahidin evinde üç güvey bir araya gelmiş oldu. Zahit, karısı ve oğlu bu duruma bir hayli şaşırdı. Birbirlerine kusur bulacak bir durumda olmadıklarından işin nasıl çözüleceği düşünmeye başladılar. Lakin bu duruma bir çözüm bulmak hayli zordu.
Diğer yandan delikanlılar kendi arasında çekişmeye başladı. Necib, "Kızı babası bana verdi. Ben sizden Öncelikliyim," dedi. Bunu duyan Zarif, "Cemile'yi bana abisi verdi. Şüphesiz bunu babasının izniyle yaptı. Dolayısıyla ben sizden daha üst bir konumdayım," dedi. Nazif ise, "Kızı bana annesi verdi. Babasından ve kardeşinden müsaade almıştı. Bu yüzden ben sizden öncelikliyim," dedi. Böylece üç rakibin arasına düşmanlık girdi. Zahit şaşırmış kalmıştı. Kızı hangisine vereceğini bilmiyordu. Bu dava iyice çözülemez hâle geldi. Bu olay şehre yayıldı, bütün meclislerde konuşulur oldu. El âlemin ağzında sakız olan Cemile, gam ve kederinden hastalanıp yataklara düştü. Beş on gün hasta yattıktan sonra bir gece vakti ruhunu teslim etti. Ana babası feryat ve figana başladılar. Gerekli hazırlıkları yapıp kızlarını defnettiler.
Bu olaya herkesten çok üzülen o üç çaresiz âşık olmuştu. Akşam olunca bu üç âşık aralarında sözleşip kızın kabrini ziyarete gittiler. Kabrin başına vardıklarında Necib, "Arkadaşlar, ben bu kızın güzelliğine âşıktım. Allah'ın emriyle ecel gelip sevgilimin canını alınca yüzünü görmek bana nasip olmadı. Hasretimi kıyamette gidermektense ölüsünün yüzünü bari bir göreyim. Zira sabra takatim kalmadı," dedi. Bunu işiten Zarif ile Nazif, "Birader, eğer yüzüne bakacaksan şimdi bak. Yoksa kıyamet gününde avucunu yalarsın. Çünkü senin onun üzerindeki hakkın bizimki kadar değildir," dediler. Bunun üzerine Necib hemen kabri kazıp Cemile'yi dışarı çıkardı. Hasretle kızın yüzüne bakıyordu. O sırada Zarif de gelip ona katıldı. O an oldukça yetenekli ve iyi bir doktor olan Zarif, Cemile'de hayat belirtisi olduğunu görerek, "Arkadaşlar! Bana öyle geliyor ki bu kız yaşıyor. Bunu kan tutmuş ve kan dolaşımı kesildiği için vücudu soğumuş. Bunun çaresi ondan kan almak ve vücudunu kuvvetli bir şekilde ovuşturmak. Hatta ovuşturmaktan ziyade, onu kuvvetli bir şekilde darp etmemiz lazımdır. Ancak bu sayede kirli kan dışarı atılıp kan dolaşımı normale döner.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder