29 Ağustos 2014 Cuma

Kendi Kutupyıldızı'nın Peşinde

Kendi Kutupyıldızı'nın Peşinde, Martha Beck tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 30 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Alfa Yayınları, Kişisel Gelişim, 9786051068930, 476 Sayfa, Ağustos/2014
Kitabın 252. ve 253. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

KAYNAĞA GİTMEK: NEFRET VE KIZGINLIKLA HUZURA ULAŞMA
Gerçekten kızgın olduğunuzda bu, iki seçenekten biri anlamına gelir: ya öz-benliğinizin ihtiyacı olan bir şey yoktur ya da ortada öz-benliğinizin katlanamadığı bir şey vardır. Öfkeden kurtulmak için bu durumu değiştirmeniz gerekir. Eğer sizi neyin kızdırdığını bilmiyorsanız bu imkânsızdır. Bununla birlikte, öfkenin kaynağını belirlemek çoğunlukla korku ya da üzüntünün nedenini belirlemekten daha zordur. Çünkü öfke çok değişkendir ve tehlikeyle doludur. Öfkeyi, sevdiğimiz bir kişiye ya da çok ihtiyacımız olan bir işe yöneltmeye isteksiz olabiliriz, çünkü biz öfkeyi ilişkinin mutlak yok oluşuyla eşit tutarız. Tabii ki asıl gerçek öfke besleyip de (nesnelere ya da insanlara karşı) öfkeyle hareket etmediğimiz zaman ilişkilerimizi mahvettiğimizdir. Öfkeniz ne kadar korkutucu ya da mantıksız görünürse görünsün, kızgın olduğunuzu kabul etmek etrafınızdaki dünyayla barışsever ya da işbirlikçi bir ilişkiye doğru atılan ilk adımdır.
Bunu müşterilerime her gün tavsiye ederim, ama bunu hayata geçirmek yine de zordur. Mesela geçenlerde, bu kitap üzerine çalışırken, sırtıma bir zıpkın yemişim gibi müthiş bir ağrı girdi. Gerinip ovuşturarak acıyı geçirmeye çalıştım, ama daha önce de sırt sorunum vardı ve bunun küçük bir olay olmayacağını biliyordum. Sonrasında bir hafta kadar bir süre zamanımın çoğunu yatarak, nefes nefese, hasta bir inek gibi geçirdim. Ardından, birisi bana Dr. John Sarno'nun yazdığı bir sırt ağrısı kitabı verdi. Doktor sırt ağrılarının çoğunluğunun bastırılmış öfkeden kaynaklandığına fanatik bir şekilde ikna olmuşa benzeyen birisiydi. Öfkenizi kabullenin ve ağrınız geçsin, diyor Dr. Sarno.
Ben bu konuda şüpheciydim, ama bu saygın doktorun tavsiyesini denemekle kaybedeceğim hiçbir şey yoktu. Harcadığım çabayla irkilerek, çocuklarımın okul malzemelerini koydukları çekmecede bir defter buldum. Kabına birkaç çiçek, kuş ve kalp resmi çizip adını yazdım: "Muffy'nin Nefret ve Hiddet Günlüğü." Sonra defter açtım ve aklıma gelen, korselerimi kızdıran her şeyi yazmaya başladım.
Duygularımı dile getirmeye alışık olsam bile o deftere yazdıklarım karşısında dehşete düştüm. Kasıtlı ve art niyetli olarak saçlarını yaksam bile gülümseyip iyi olduklarını söyleyecek, hatta özür dileyecek, bana hiçbir kötülük yapmamış, tanıdığım en iyi insanların bazılarına mantıksız bir şekilde kızdığım ortaya çıktı. Bu sokulgan insanları sadece düşünmek bile tepemi attırmıştı. Onlarla ilgili kötü her tür şeyi yazmaya başladığımda, bu Nefret ve Hiddet Günlüğüme koca bir sayfayı ONLAR AYNİ ZAMANDA  OMURGASIZDIRLAR diye doldurmamla sona erdi.
Ne kadar ilginç bir kelime seçimi. Bunu yazar yazmaz, omurgamda bir karıncalanma oldu ve sırtımdaki ağrı önemli ölçüde hafifledi. Kendi yansımama kızdığımı fark ettim. Haftalardır, en omurgasız ve kişiliksiz ifademi takınıp herkese kaypakça davranıyor, sınır koymuyor, hayır deyip tatsızlıklardan kaçmıyordum. Öfkemi aslında kullanmam gerektiği gibi kullanmamıştım ve sonuç olarak, öz-benliğim bütün bu hoşnutsuzluğu sırtımdaki kaslara yönlendirmişti. İnsan memnun etmenin tatlı, aşın duygusal batağına saplanıp kalmamam için beni sakatlamıştı. Bu durumda, beni bu kadar kızdıran omurgasız insanlara saldırmam gerekmiyordu. Özellikle bu kötü ruh halinin kaynağını teşhis etmek kendimle ilgili neyi değiştirmem gerektiğini bulmanın bir yoluydu.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder