8 Ağustos 2014 Cuma

Sonsuza Kadar

Sonsuza Kadar, Judith McNaught tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. |  Epsilon Yayınları, Roman, 9789944820110, 445 Sayfa, Temmuz/2014
Kitabın 502. ve 503. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
Ertesi sabah Victoria kararlı bir şekilde ahırlara gidip kendisi için bir atın eyerlenmesini istedi. Şık kesimli yeni siyah binici kıyafetinin üzerine oturan dar ceketi, ince belini ve dolgun göğüslerini ortaya çıkarıyor, kar beyaz gömleği yüzünün canlı rengini ve çıkık elmacık kemiklerini vurguluyordu. Kızıl saçları ensesinde şık bir topuz yapılmıştı. Topuz ona kendisini daha büyük ve daha bilgiç hissettiriyor, zayıflayan özgüvenini tazeliyordu.
Ahırın önünde, binici kırbacını tembel tembel bacağına vurarak bekledi, abanoz rengi, saten gibi parlayan, canlı adımlarla hoplayarak yürüyen bir atla kendisine doğru gelen seyisi görünce de neşeyle gülümsedi.
Şahane atı hayranlıkla süzerek, "Çok güzel bir at, John. Adı ne?" diye sordu.
Seyis, "Bunun adı Matador, İspanya'dan geldi," diye cevap verdi. "Beyimiz bunu sizin için ayırdı, yeni atınız gelinceye kadar birlesiniz diye. O da birkaç hafta sonra gelir."
Victoria, Jason'ın ona bir at almış olduğunu duymanın şaşkınlığı içinde, seyisin ona yardımcı olmak için kaldırdığı dizine basarak yan eğerin üzerine yerleşti. İngiltere'nin en iyi atlarının Jason'ın ahırında olduğu dillerde dolaşırken, ona yeni bir at alma ihtiyacı hissetmesine bir anlam verememişti; yine de bunun cömertçe bir hareket olduğunu düşündü, zahmet edip kendisine söylememesi de tam ondan beklenecek şeydi.
Kıvrılarak Kaptan Farrell'ın evine çıkan dik yolun başında Matador'u biraz yavaşlattı, Kaptan attan inmesine yardım etmek için verandaya çıkınca da rahat bir nefes aldı. Ayakları yere sapasağlam basınca, "Teşekkür ederim," dedi. "Evde olacağınızı umuyordum."
Kaptan Farrell dişlerini gösteren geniş bir gülümsemeyle, "Ben de bugün Wakefıeld'a gelip Jason'la aranız nasıl diye bir bakmayı düşünüyordum," dedi.
Mahzun bir tebessümle, "Öyleyse," dedi Victoria, "kendinizi zahmete sokmadığınız iyi olmuş."
"Düzelme yok mu?" Kaptan kızı içeri buyur ederken duyduklarına şaşırmış gibi görünüyordu. Bir çaydanlığa su doldurup ateşe koydu.
Victoria oturup asık bir suratla başını iki yana salladı. "Her şey daha da kötüye gidiyor. Şey, aslında daha kötüye gidiyor demem pek doğru olmadı, en azından Jason dün gece Londra'ya gidip şeyini... şeyine... yani Londra'ya gitmedi, yani evde kaldı..." Victoria derin bir soluk aldı. Bu kadar özel konulara girmeye niyetlenmemişti. Aralarındaki mahrem ilişkiyi değil, yalnızca Jason'ın ters ve karamsar halini tartışmak istiyordu.
Kaptan Farrell bir raftan iki fincan alarak, omzunun üzerinden ona kafası karışmış gibi baktı. "Hayır, anlamadım. Ne demek istiyorsun?"
Victoria'nın rahatsız olduğu her halinden belli oluyordu, bir şey demeden yüzünde huzursuz bir ifadeyle kaptana baktı.
"Açıl, çocuk, konuş. Ben sana güvenip neler anlattım. Sen de bana güvenebileceğini biliyor olmalısın. Dök içini. Konuşacak başka kimin var?"
Victoria perişan bir ifadeyle, "Kimsem yok," diye cevap verdi.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder