1 Eylül 2014 Pazartesi

Binbir Gündüz Masalları

Binbir Gündüz Masalları, Recep Kırıkçı tarafından hazırlanılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 30 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Büyülü Fener Yayınları, Masal, 9789752521278, 722 Sayfa, Eylül/2014
Kitabın 374. ve 375. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Böyle ağır bir işe alışmamış olduğumuzdan, çalışa çalışa zayıf düştük. Bir ara değirmeni çevirememeye başladık, düşüp bayıldık. Biz böyle bayılıp ayıldıkça zenciler:
- Nasıl, sultanımızın aşkı henüz kalbinizde yer tutmadı mı? Durmadan bu sözleri söylerlerdi. Şayet bir kez evet demiş olsak, bizi bu beladan kurtarıp onun huzuruna çıkaracaklardı. Onun huzurunda olmaktansa değirmen çevirmek bizim için daha hayırlı olduğundan bu çileyi, o duruma tercih etmekteydik.
İşte bu şekilde bir süre azap gördük. Bir gün değirmenci zenciler bize birçok darı gösterdiler. Kendilerinin bayram yerine gideceklerini ve bizlerin de bunları akşama dek öğütmemiz gerektiğini kesin bir emirle bildirdiler. Çekip gittiler. Bu fırsat üzerine Said'e dedim ki:
— Said, hazır şu hınzırlar çekip gittiler, biz de bu fırsatı elden kaçırmayalım. Buraya sahil yakındır, koşalım sahile. Belki bir sandal, kayık gibi bir şey buluruz. Binelim, denize açılalım. Kim bilir belki Mevlam bizi bu şekilde kurtarır. Bir gemiye tesadüf ettirir ve bizi almaları için gemiye işaret ederiz. Eğer alırlarsa binip açılır gideriz. Said bu sözlerim üzerine:
—  Evet Şehzadem, ben de bu düşüncenizi doğru buluyorum. Bu şekilde kurtulamazsak, kendimizi denize atıp şu beladan o suretle kurtulmuş oluruz dedi. Her ikimiz de kalktık, tabana kuvvet sahile doğru koşmaya başladık. Sahile vardığımızda orada bulunan bir zencinin balıkçı kayığını görerek hemen içine atladık ve denize açıldık.
Balıkçı bizi gördüğünde yaygarayı basarak arkadaşlarından yardım istemeye kalkıştı. Fakat biz kıyıdan çoktan uzaklaşmış olduk. Gürültünün patırtının bir yararı olmadı. Artık bir kere denize açıldıktan sonra sandalı rüzgârın esintisine ve suların akıntısına bıraktık. Akşam olunca, vahşilerin adası da gözden kayboldu. Gece olunca deniz de enginleşti. Sandalda yiyeceğimiz olmadığı gibi, nerede olduğumuzu ve nereye gitmekte bulunduğumuzu da bilemiyorduk. Bu yolculukta canımızı kurtaracağımız ümidi, her ne kadar uzaksa da, biz kendimizi mükemmel ve muntazam bir gemi kamarasında varsayarak birbirimizle sohbet ediyorduk. Şu sandal bizi sahile, selamete çıkarmaz ise denizlerde boğulanlardan birileri de bizler oluruz. Denizde boğulmak, yılanların yanında olmaktan daha zor değildir. Yol zorluğu da değirmencilik zahmetinden daha güç değildir diye düşündük. Birimiz sandalın baş tarafında, diğerimiz kıç tarafında uyuyup kalmışız. Sabah olup uyandığımızda önümüzde küçük bir ada gördük. Sevincimizden şaşırıp kaldık. Olanca gücümüzü pazılarımıza vererek küreklere sarıldık. Birkaç saat içinde adaya vardık.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder