9 Eylül 2014 Salı

Eon

Eon, Alisson Goodman tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 30 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. |  Artemis Yayınları, Roman, 9786051425290, 557 Sayfa, Eylül/2014
Kitabın 316. ve 317. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
 ZEHİR.
Biliyordum. İmparator da biliyordu. Dokuz resmi yas günü boyunca ben defin işlemleriyle uğraşırken, arkamdan duyduğum fısıltılara bakılırsa, bütün saray biliyordu. Lord Tyron bir araştırma başlattı ama hiçbir kanıt ya da en ufak bir ipucu yoktu. Yani efendimin resmi ölüm sebebi, dragon ustası lanetiydi: Hua'nın kuruyup çekilmesi. Bütün bunların arkasında kimin olduğundan şüphem yoktu ama Lord Ido, benim canımı neden bağışlamıştı? Aklıma gelen tek sebep vardı. Hayattayken ve savunmasızken, ölüyken olduğundan daha fazla işe yarardım.
Efendimin, mezarını hazırlayacak, mumlarını yakacak ve ruhlar âlemine geçmesini kolaylaştırmak için dua edip ilahiler söyleyen adamların parasını ödeyecek bir ailesi yoktu. Yani resmi olarak yasını ben tutuyordum. Leydi Dela, bir lordun cenaze töreninde yapılması gerekenleri sabırla anlatıp beni nazikçe sorumluluklarımı yerine getirmem için yönlendirdi. Bütün bunlar olurken Ryko yanımızda gözcülük yapıyordu ve metanetli duruşu, bana farklı bir güç veriyordu.
İlk iki gün, küçük kırmızı paketlerde yas parası getiren mevki sahiplerinin ve daha alt mevkilerdeki saray mensuplarının aralıksız devam eden taziyelerini kabul ettim. Başsağlığı dileklerini kabul edip ikram edilen çayları içerken, zihnime sürekli olarak takılan bir soruyla uğraşıyordum: Efendim olmadan hayatta kalmayı nasıl başaracaktım? Benim olduğu kadar, Lord Ido'nun da yaratıcısı oydu.
Taziyelerin arasında ya sunağımda dua ediyordum ya da oymalı büyük yatağıma uzanıp hissiz bir şekilde, kitaba ve anlamını çözemediğim yazılara bakıyordum. Efendimle birlikte, kitabın sırlarını öğrenme şansımı da kaybetmiştim. Kitabı ona göstermeliydim. Dragonumun isminden de bahsetmeliydim. Ona söylemem gereken bir sürü şey vardı.
Arada bir Rilla elinde bir tepsi yemekle ya da çayla gelip tatlı sesiyle, yiyip içmem için ısrar ediyordu. Artık gayrires-mi olarak imparator tarafından emrimize verilmiş, bizden önce yemeklerimizin tadına bakan bir hizmetçimiz vardı ama ben hâlâ korkuyordum. Her sabah boğazıma takılan çayı içip yemekleri yemek, bütün cesaretimi yok ediyordu. Güneş tozuna hiç dokunmamıştım. Kesesinde öylece duruyordu. Üçüncü günün sabahında -defin hazırlıklarının olduğu gün- Rilla, Leydi Dela'nın geldiğini haber verdi.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder