3 Eylül 2014 Çarşamba

Yine Seninle Geldi Hayat

Yine Seninle Geldi Hayat, Cezmi Ersöz tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 30 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. |  Alfa Yayınları, Öykü, 9786051069203, 149 Sayfa, Eylül/2014
Kitabın 110. ve 111. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Gittin ve her şey olduğu gibi duruyor bu hayatta... Her şey bıraktığın gibi... Seni tanımadan, bilmeden önce nasılsa, yine öyle hazin, öyle buruk, öyle paramparça... Bir bilgeden okumuştum çok önceden: "Siz bu hayatta iyi başlayıp kötü bitmeyen bir şey gördünüz mü?" diyordu... İnanmamış, yırtıp atmıştım o kitabı. Meğer ne haklıymış. Bu hayatta iyi başlayıp kötü bitmeyen hiçbir şey yokmuş... Haklıymış, kimse düzeltemezmiş bu hayatın adaletsizliğini... Oysa her büyümemiş insan gibi, inanmıştım yaşadığım bu aşkın dünyanın ilk aşkı olduğuna, bu aşkın bütün çağların aşkı olduğuna... Bu aşkın biz istersek dünyanın bütün adaletsizliklerini düzeltebileceğine... Ne kadar çocukmuşum. Meğerse, bu hayatın bütün adaletsizlikleri, bizim aşkımızdan başlayıp yayılmış her yere...
Gittin ve her şey olduğu gibi duruyor bu hayatta... Kırgın ve gücenik anneler yine çocuklarını özlüyor. Yine onların arkalarından boşluğa el sallıyorlar. Yine mahkûmlar üşüyor... Yoksullar eskisinden daha çok acı çekiyor yine... İnsanlar ilerliyor sansın, mevsimler yine hep kendine dönüyor... Mevsimler, senin o durmadan üşüdüğün kış mevsimine doğru dönüyor... Yaza, yaz mutluluklarına kanmıştın, işte kış yine geldi... Peki, kim ısıtacak şimdi seni... Ben ki seni ısıtırken, senin üşümenden hiç bitmeyecek, hep sürecek bir yaz hayal ederdim. İçinin ürpermesinden, hiç lekelenmeyecek bir mutluluk yaratmayı düşlerdim...
Seni ısıtırken gülümserdin bana... O gülümseyişinde, enkaza gömülmüş bütün aşklarımın yüzleri belirirdi usulca. O yüzlerin hepsini birden senin yüzünde görmek isterdim. Bu yüzden yorulmadan, bıkmadan, usanmadan ısıtırdım seni. Sen, "Tamam, yorulma, geçti üşümem," desen de, duymazdım seni. Çünkü sadece seni ısıtmak değildi isteğim... Aşklarımın bütün sulara batmış yüzlerini, senin yüzünde birer birer ortaya çıkartmaktı... Hepsini, hepsini, belki de ilk ve son kez senin yüzünde yaşarken görmekti... Senin de sulara batmış aşklarının yüzlerini ortaya çıkartmak için yapardım bunu en çok...
Ölüm saplantımı bilirdin, ama seni ısıtırken bu saplantıdan bile kurtulmuştum... Yaşadığımız bütün aşklarımızı senin yüzünde görebilmek, onları senin yüzünde öpüp koklayabilmek, onlardan senin yüzüne sarılarak özür dilemek istiyordum. Bu yüzden yaşamalıydım... Onca yıkımdan sonra, bu yaşama isteğim bana göre bir mucizeydi ve mucizenin sırrı sendeydi... Yüzünün ardında gizlediğin esrardaydı... O esrarın bütününü üstlenmeye, bu bilinmezliğin bütün sonuçlarını ödemeye hazır hissediyordum kendimi... Bu aşktan kurtulmak istediğinde, zamanın kurallarına kapılmaya başladığında, en çok yokluğunda fark ediyordum o esrarı...
Sana söylemiştim, "Ben bu dünya zamanının efendisi değilim," diye. "Görünenlerle, güvencelerle, kendimi sağlama almakla ilgili beklentilerim yok' diye...
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder