10 Aralık 2012 Pazartesi

"Müge İplikçi'nin Civan romanından bir bölüm..."


"Köprünün Başını Tutan"

Kız çok gençti. İlkbahardaki yeşil çağlalar gibiydi göğüsleri. Yüzünde biraz sivilcelenme vardı ama hâlâ derisi çocuk derisi, gamzeleri bebek gamzeleriydi.

O kızı tanıyordu.

Şükrü'ydü: Dün akşamdan beri kız kayıp müdürüm. Size ulaşmaya çalıştık ama telefonunuz cevap vermedi. Bayram ama... Yine de istedik ki...

Anlıyorum, dedi karşısındakine. Arabanın içindeki sessizliğe bıraktı kendini.

Kayıp kızı çok iyi tanıyordu. Başı önüne düştü. Kendi ellerini gördü; sert, umursamaz ellerini. Bu elleri yakından tanıdığı söylenemezdi. Zihnindeki kızın izi, ilerdeki asfaltın ötesine sığınmış görünmez sahildi; yeni sahil yolu ve kaplayıp yok ettiği o eski kumsal. Kumsalın karşısındaki Mercan Adası, Mercan Adası ile kumsalın arasına kurulan köprü... O yola vuran yorgun, gücü bitmiş dalgalar gibi yüreğine dokunuverdi o iz.

Kaçması gerektiğini biliyordu kız. Elim sende oyunu geldi aklına. Kaç dedi. Ebeden kaç, kaçabildiğin yere kadar.

Kaçtı. Kaçabildiği yere kadar. Üzerinde yarım yamalak pelüş parçaları, yaralı bir bedenle, yanmayan elektrik direklerinin aydınlatmakla aydınlatmamak arasında bocaladığı sahilde soluk soluğa koştu. Kaçabildiği yere kadar. Yakalanacağını bile bile. Sonunda kız değil ama sahil yoruldu, bitti. Kaçacak yer kalmadı. Sahilin merdivenlere dayandığı yere geldiğinde arkasına bakmadı, kaç dedi sadece kendine, kaç. Babasının eskilerden kalan sesini hayal etti: Eli sende-kaç-kaç civanım.

Müge İplikçi, Civan, Mayıs 2012, Everest Yayınları.

(Müge İplikçi'nin bu romanı, Temmuz 2012'de Türkiye PEN Yazarlar Derneği tarafından ayın kitabı seçilmişti.)

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder