"Sokaktan gelen sesler Sultan Abla'nın soğuk odasının içinde çınladı. Kedilerin kuyrukları sinirli sinirli kıpırdanıyordu. Odada kuyruklardan başka kımıldayan bir şey yoktu. Sadece bakışlar vardı. Boşluğu seyreden onlarca göz... Camdan bakan kediler dışarı değil, nefeslerinin camda yaptığı minik buğunun bir belirip bir kayboluşuna bakıyorlardı."

"Sultan Abla havanın kararmasını bekledi, akşama doğru evinden çıktı. Merdivenleri sessizce bir hırsız gibi indi, işe gidiyor."
"Mum ışığının titreşip durduğu yarı karanlık odada alıp verilen nefes seslerinden başka hiçbir ses yoktu. Sokaktan da hiçbir ses duyulmuyordu. Yattığı yerin yanıbaşında kıpırtısız öylece uyuyan adama bakar vaziyette diz çökmüş bir yaşlı adam, yanında ondan biraz daha genç başka bir adam, bir yeniyetme oğlan çocuğu ve bir yaşlı kadın sessizce bekliyorlardı. Ara ara üzerine oturdukları ayakları sızlamaya başlayınca hafif doğrulup, üst üste binen ayaklarının düzenini değiştirip tekrar diz çökerlerken küçük çıtırdılar, hışırtılar duyuluyor, duvardaki gölgeleri oynaşıyordu."
Engin Ergönültaş, Minare Gölgesi, Edebiyat / Roman, Mart 2013, İletişim Yayınları.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.
kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder