13 Mayıs 2013 Pazartesi

Haluk İnanıcı - Dinle Lisa

# Haluk İnanıcı - Dinle Lisa #

Haluk İnanıcı, çocukluğunu İstanbul'un çeşitli semtlerinde geçirdikten sonra askerî ve sivil cümle okulları bitirdi. 12 Eylül 1980 askerî darbe sürecinde üsteğmenken re'sen emekli edildi. 1983 yılından beri serbest avukatlık yapıyor. Rugan Ayakkabılı Teğmen isimli bir romanı, özel ceza mahkemeleriyle ilgili bir derleme olan Parçalanmış Adalet isimli bir çalışması vardır. Dinle Lisa adlı romanı Mayıs 2013 tarihinde İletişim Yayınları tarafından kitaplaştırılmıştır.

                                                    

İlk çığlığı, Hüseyin'in Belkıs'a tuzluğu uzatmasını söylediği esnada duydular. Birbirlerine baktılar soru sorarcasına. Sonra ikincisi... Yemek masasında put gibi kalakalmışlardı. Hüseyin içini dayanılmaz bir sıkıntının kaplamasını engelleyemedi. İşte tam da o sırada işitti, ince duvarlardan geçerken azalan sesi, üçüncü defa: "Vurma!" Niye dövüyordu Nesrin'i, karısını? Sırrı'nın böyle davranmasına akıl sır erdiremiyordu. Sol ayağı titremeye, boncuk boncuk terlemeye başladı. Hüseyin tekrar duydu sesi: "Vurma bana!" Belkıs eşinin durumunu fark etmekte gecikmedi, fırlayarak banyoya koştu, ıslak havluyla döndü. Yüzünü, ensesini özenle sildi Hüseyin'in; kolundan tutarak koltuğa götürdü. Yanına oturdu, elini eline aldı. Gözleri duvardaki saate kilitlenen Hüseyin, zihninde hareket yeteneğini yitirmiş akrep ve yelkovanı anlamsızca izliyordu. Girdaba yakalanmış kayık misali dibe çekilirken karşı konulmaz karanlığın çaresizliği içindeydi... Öykü büyüktü ki çekim gücü, kollarını kaldırarak dönmeye başlayan semazen gibi Tanrı'ya teslim olmaktan başka çaresi yoktu. Ayağa kalkan Belkıs, yumuşakça öperek indirdi kollarını.

Akşamın sekizi olduğunu konuşurlarken öğrenmişti. Gününü hatırlayamadığı zamanın saniyeleri ilerlemek nedir bilmiyordu. Kollarını duvara sabitlenmiş halkalara bağlamışlardı. Ne kadar istemişti, "Vurma!" diye bağırmayı, sözcük boğazında düğümlenmişti her seferinde. Bir işkenceciye nasıl yalvarabilirdi... "Vurma bana!"

Belkıs önceden de karşılaşmıştı bu durumla. İlkini televizyonda eski bir Türk filmini izlerken yaşamışlardı, dayak yiyen kadın yalvarıyordu "Vurma!" diye. Hüseyin ayağının titremesini o zaman da engelleyememişti. Şimdikine benzer kasılıyordu. Dişlerinin birbirine kenetlendiği şişen avurtlarından belliydi. Şaşkınlıktan eteği ayağına dolaşmıştı. Su vermek için aceleyle mutfağa koşacaktı. Televizyonda Asu Maralman şarkı söylüyordu. Kapatmayı neden sonra akıl etmişti. Kendine gelmesi için koltuğun köşesine büzülen kocasına "Hüseyin," diye bağıracak ve istemeyerek tokat atacaktı. Gördüğünü bir hastalığa yormuştu. O gece yaşananları ne Hüseyin'e ne de başkasına dillendirmese daha doğru olacaktı.

Bu sefer yanaklarını iki elinin arasına alıp hafifçe sallamaya başladı. Umarsız, sabit bakışları yine ürkütücüydü. Hâlbuki kumral saçlarının çerçevelediği çehresinden gözlemci gibi bakan kahverengi gözlerin tüm hikâyesini yakından biliyordu.

Hüseyin'den dört yaş küçüktü, Yeşilköy'deki komşu yalılarda yan yana geçmişti çocuklukları. ufuk, Hüseyin ve Beril bahçede otururlarken onu aralarına aldıklarında çok mutlu olurdu. Yıllar geçtikçe sertleşen yüz hatlarının gitgide, etrafını çeviren çizgilerle derinleşen gözbebeklerine uyum sağlamasını uzaktan izlemişti. İlk kez, lisedeyken onlara sürekli bakamaz hâle geldiğinde hissetti aralarındaki cinsiyet farkını. Ufuk abisi, Beril ablasıyla evlenirken de oradaydı. Kendini gelinin nedimesi ilan etmişti. Hüseyin, işte o gün yalının bahçesinde verilen kokteylde arkadaşlarıyla birlikte, son anda onu da aralarına alarak çektirdikleri fotoğraftaki hâliyle duruyordu hafızasında. Geçmişten kalan, albümündeki bu eski fotoğrafla ne zaman karşılaşsa gülümser, Hüseyin dışında tanımadığı o insanların arasında bulunmasından nedenini bilmediği bir gurura kapılırdı. Fotoğraftaki hâline "yalnız kız" ismini takmıştı. Bazılarının ayağında postal vardı, içinde büyük yakalı gömlekleriyle, kıyafetleri özenli değildi, fakat hepsi aynı şekilde bıyıklıydı. Bahçeye yabancı diyardan ayak basmış gibiydiler. Aslında o gün kimse onlarla ilgilenmiyordu, onlar da kimseyle. Belkıs'ın, ilgiyle izlediği bu garip adamlara karşı asıl merakı, içki içerlerken biri Dev-Genç kimliğini gösterince uyanmıştı.

----

Haluk İnanıcı - Dinle Lisa | İletişim Yayınları, Roman, 336 sayfa, Mayıs 2013.

Bu alıntı tanıtım amacıyla yapılmıştır.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder