# Melike İlgün - Bir Başvekil Sevdim | Kitaptan okuma parçası #
Melike İlgün, Bir Başvekil Sevdim'de, Türkiye'nin siyasi arenasında etkin rol üstlenen Başvekil Adnan Menderes'in on yıl boyunca süren iktidarına ve idamına aşkın penceresinden bakıyor. Menderes'in evlilik dışı yasak aşkı Ayhan Aydan'la nasıl tanıştıklarını, nasıl sevgili olduklarını, bebeklerini nasıl kaybettiklerini, ikisinin de evli olması yüzünden yaşanan gerilimleri ve Menderes'in idamını aşk tarafından ustaca anlatıyor İlgün...


Bölüm 1
"Lütfen elimi tutunuz"
Canı yataktan çıkmayı hiç istemiyordu. Yattığı yerden duvardaki saate baktı. En geç bir saat içinde evden çıkmaları gerekiyordu. Ama değil davete gidecek yataktan kalkacak hali yoktu. Biraz daha uyusa ne olurdu sanki. Beş dakikacık daha, diye gözlerini kapattı. İçeriden Aydan'ın sesi geliyordu. Vın vın seslerine bakılırsa yerde otomobillerini yarıştırıyor olmalıydı. Birden keskin bir suçluluk hissetti içinde. Kararı katiydi. Zaten günlerden beri grip bulaştırmamak için odasından doğru düzgün çıkmamış, biriciğini yüzüne hasret kalmıştı. Eğer yataktan kalkacaksa bu davet için değil, oğluyla vakit geçirmek için olacaktı.
Bir gayret kalktı, yatak odasındaki banyoda yüzünü yıkadı, günlerdir üzerinden çıkarmadığı geceliğinin üstüne sabahlığını geçirdi. Onu bu haliyle gören asla sahnedeki etkileyici kadın olduğunu anlamazdı. Koridorda otomobil yarıştıran oğlunun yanına gitti. Oyununu bozmamak için arkadan yanaştı. Niyeti sessizce izlemekti. Ancak küçük otomobilin biri hızla ayağına çarpınca acıyla haykırdı. Oğlu hem suçlu hem sevinçli atıldı boynuna.
"Anne!"
Oğlunun yüzünü görünce bir anda unuttu acısını. Ne kadar da dayısına benziyordu. İyi ki ismini Aydan koymuşum, diye geçirdi içinden. Kendi kızlık soyadıydı Aydan. Kocası Ferit önce karşı çıkmış, kendi ismiyle karışacağını söylemişti. Haksız da değildi. Ayhan ve Aydan çok benziyordu birbirine. Ama genç kızlığından beri oğluna kendi soyadını vermeyi hayal etmişti hep, oğlu doğunca da başka türlüsüne alıştıramamıştı kendisini. Kocası da çaresiz kabullenmek zorunda kalmıştı. Hem oğlunun aydınlık yüzüne, ışıl ışıl bakışlarına pek yaraşmıştı ismi.
"Anneciğim, iyileştin mi?"
Genzini temizleyerek cevap verdi.
"İyiyim, geçti artık. Çok da mühim değildi zaten."
Oğlunu ilk kucağına aldığında annesinin söylediği şey aklına geldi. "Annelik her daim suçluluk hissetmektir, kızım," demişti. Ne kadar da doğruydu. Hep eksik, hep yetersiz hissediyordu kendisini. Hiç bitmeyen bir vicdan azabı... sabah kahvaltısında ballı sütü içirse "Acaba fazla mı zorladım?", içirmese "Keşke içmesi için zorlasaydım, doğru düzgün bir şey yemedi, ya bünyesi zayıf düşerse!"... Erken yatırsa "Bize doyamıyor yavrucak," geç yatırsa "Uykusunu alamıyor, böyle böyle hastalacanak."
Zaten sürekli işteydi, gündüz provalar, haftada üç gece sahne.... Sağ olsun annesi Naciye Hanım onun yokluğunda hep başındaydı, yardımcıları Rinda da işbilir, elli ayaklı bir kızdı, ama nereye kadar? Tüm bunlar yetmezmiş gibi, bir de gribe yakalanıp yeni sahneye koydukları oyuna kadar iyileşmek için kendisini odasına kapatınca hep içinde taşıdığı suçluluk iki misli olmuştu.
"Söyle bakalım sen hangi arabanın şoförüsün?"
Oğlu eliyle kırmızı olanı gösterince sabahlığının eteklerini toplayıp yere çöktü.
"O zaman ben de maviyi alayım. Bakalım hangimizinki birinci olacak?"
Bir anda çocukluğuna, İzmir'deki evlerinin geniş bahçesine gitti. Havanın hep pırıl pırıl olduğu, güneşin hep parladığı güzel İzmir'e. Bir kez daha suçlu hissetti kendini. O ne güzel güneşe doya doya büyümüştü. Çocuk gibi çocuk olmuştu, ağaçlara tırmanmış, bahçede oynamış, çiçeği, börtü böceği tanımıştı. Oysa oğlunu dar bir koridora mahkûm etmişti. Ankara'yı en çok da bu yüzden sevmiyordu. Bir türlü gelmeyen bahardan, yerden uzun süre kalkmayan kardan, buz gibi havasından ötürü... Çocuğu da pek mi nazlı yetiştiriyordu ne? Pencereden burnunu çıkarsa hasta oluveriyordu yavrucak. Çıkarmasa vicdan azabı...
"Ayhan hazır değil misin sen hâlâ?"
Kocasının sesiyle irkildi. Onun boş bakışlarını gören kocası yineledi.
"Hazır değil misin?"
"Neye?"
"Bu akşam Mithat Dülge'nin davetine gidecektik ya..."
---
Melike İlgün - Bir Başvekil Sevdim | Alfa Yayınları, Tarihi Roman, 392 sayfa, Haziran 2013.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.
kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder