29 Ocak 2014 Çarşamba

En Uzun Gece

En Uzun Gece, Ahmet Altan tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da %30 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Everest Yayınları, Roman, 9786051416212, 342 Sayfa, Mart/2013

Kitabın 128. ve 129.sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

O sıralar Virginia Woolf dönemine giren Selen'e -dönem dönem bir yazara takılır, yalnızca onu yer, içerdi- 'intihar' üzerine ne düşündüğünü sorduğumda, "Ben yaşamı seçerdim. Bunu seçecek kadar şanslıyım, güçlüyüm/' demişti. Sesinde, bu yüzden keyiflendiğini gösterir tınılar vardı. Birden irkilerek bana bakmıştı sonra.
"Ölüm bir sondur Nilsu, çözüm değil!" diye eklemişti.
"Peki, insan kendi ölümünü seçebilme hakkına sahip değil mi?"
İyice rahatsız olduğu besbelli, elindeki Waves adlı kitabı bırakıp yanıma gelmişti.
"Her karar bir seçim sonucudur ve kararlarını kendileri verebilenler yetişkinlerdir." Bakışıp sustuk. Endişeli gözlerle yüzümü süzdü,
"Aslolan yaşamaktır, yaşatmaktır Nilsu," dedi.
O günlerde artık bir yıldır Mike'la beraber olmanın getirdiği daha güvenli bir dönemi yaşıyor, yalnız başıma 'babamlara' ziyarete gidebiliyordum. Elimde London ve Hemingway kitaplarıyla dolaşıyordum kasım kasım kasılarak. Ama ceketimi giyip eve dönmek için ayağa kalktığımda, cebimden doğum kontrol hapları düşünce bütün havam bozuldu! Müthiş bozuldum.
Hapları yerden alıp bana uzatan Selen, hiçbir şey olmamış gibi elini omzuma attı ve beni kapıya kadar geçirdi. Çok tedirgin oldum. Mutlaka babama anlatacaktı, babam bozulacak, annemi arayacak, bir felakete neden olmuşum gibi, herkes dertlenecekti. Belki de iyi olacaktı; annem de, babam da üzülecek ve canları yanacaktı. Ama ya anneannem? Onun ne suçu vardı? Onun üzülmesini hiç istemezdim. Fakat Selen'i nasıl engelleyebilirdim ki?
Eve döndüğümde, anneannem beni Selen adında birinin aradığını söyledi. Hemen telefonun başına oturdum.
"Ah evet, ben aradım seni Nilsu. Seninle konuşmak istiyorum. Yarın olur mu?" Beni tehdit mi edecekti? Ya da 'annelik' mi taslayacaktı? Başka ne olabilirdi? O gece çok az uyudum.
Bir avukat arkadaşı 'düşünce suçu'ndan tutuklanmış, televizyonda kitapları katil gibi sergiliyorlar diye bozulmuş, belki bu yüzden, belki de başka sonullardan, o ilk tanıdığım, canlı, heyecanlı, neşeli kadına hiç benzemiyordu. Buluşmak üzere sözleş-tiğimiz kafeye yorgun, isteksiz, biraz da sıradanlaşmış bir kadın geldi Selen'in yerine.
Yüzüne dikkatie bakıp benimle ne konuşacağını tahmin etmeye çalışırken, hâlâ liseli bir kız olduğumu düşünüp öfkeleniyordum. Liseli bir kıza öğüt verilir, ders verilir. Yine ve hâlâ Selen 'le eşit olamayışımın öfkesi içimi yakarken, bir yandan da artık bir cinsel hayatını olduğunu anlaması, bu bilgiyi kullanabileceği düşüncesiyle, ondan çekmiyordum. Dikkatle yüzünde bir ipucu aradım, her mimiğini izledim.
Gözlerinin derinine gizlenmiş o eski pırıltıyı gördüm o sırada; dürüst, kendine güvenen, akıllı insan pırıltısını. Rahatlattı bu beni. O eski Selen'di, değişmemişti ve beni hâlâ etkiliyordu.
"Annenle ilişkini pek bilmiyorum Nilsu, ama tahmin ediyorum. Babanı, evet, onu oldukça iyi tanıyorum. Sana gelince, seninle ilk tanıştığımız andan itibaren, birbirimizi çok iyi algıladık sanıyorum."
Yine beni şaşırtmıştı Selen! Doğrusu cebimde doğum kontrol haplarını bulup beni alelacele görüşmeye çağırınca, bekâret, cinsel hastalıklar (henüz AİDS gündemde değildi), gebelik riski, erken annelik sorunları ya da evlilik üzerine konuşacak sanmıştım.
"Tanıştığımız gün, o balık lokantasında çok duyarlı, kafa tutan, zeki ve güzel bir kız çocuğu vardı karşımda. Babasına tutkun, olup bitenlerden çok tedirgin, ortada kalmaktan, terk edilmekten, en çok da babasını yitirmekten korkan bir kız çocuğu...
Beni hem beğenen, hem de bir 'umacı' gibi gören, taze bir genç kız."
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder