Kitabın 188. ve 189. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
Az sonra herkesin duyacağı kadar yüksek sesle haykırdı:
"Besmelenizi tazeleyin beyler! Kabir yakın ama istiklal daha yakın! Unutmayın, hepimiz kozalağız!"
Farklı odalardan aynı anda aynı ses yükseldi:
"Var ol, beyimiz!"
Hepsini can feda ölüme yürütmek için son bir emir kâfiydi.
Muhsin Başkan sol elini hafifçe havaya kaldırdı, avuç içini yüzüne doğru tutup Serhat'a gösterdi. Sonra başıyla pencereyi işaret etti.
Asker mesajı almıştı, sürünerek odadan çıktı. Az sonra lavaboda yere çarpan camın sesi yankılandı. Serhat tekrar odaya girdiğinde tüfeğinin ucuna alelade bağlanmış küçük bir ayna parçası vardı.
Muhsin Bey'in görebileceği şekilde silahını pencereden dışarı sarkıttı asker. Başkan gelenleri aynada yakalamak istiyordu.
Helikopter yavaş yavaş alçaldı, aynaya takılan ilk görüntü kuyruğuydu. Sonra gövdesi görünür oldu. İçindekileri göreceği sırada helikopterin dengesi düzeldi ve aynaya vuran ışık Başkan'ın gözünü kamaştırdı.
Serhat hemen indirdi silahı, Başkan'a uzattı. Bu kez aynayı sarkıtan Reis, izleyen Serhat'tı.
"Eşref Paşa!"
Muhsin Bey sıçradı, silah elinden kaydı, heyecanla kafasını çıkarıp dışarı baktı.
Paşa, eliyle ateş etmeyin diye mesaj veriyordu.
Derin bir nefes aldı Reis, diğer odalara koştu.
"Kalkın, gelen Eşref Paşa!"
Helikopter yere ayak bastığında Paşa ve ekibi aceleyle içine atladılar. Selamlaşmaya bile zaman yoktu. Paşa, Muhsin Bey ve ekibine talimat veriyordu. Çiftliğe girecekler, arşivi ele geçireceklerdi.
Muhsin Bey ikinci çemberdeki ekipten bahsetti. Tedirgindi.
"Meraklanma Muhsin." dedi Paşa. Sakindi ve sanki hiçbir endişe taşımıyordu.
"Onlar Hakan'ın adamları. Hakan da bizim düşmanımız. Siz içeriye sızın. Onları biz durduracağız ve en son çiftliğin güvenliğini sağlayacağız."
Hem Muhsin hem arkadaşları şok olmuşlardı. Hakan'ı tartışmanın sırası değildi fakat Paşa'nın yanında savaşacağı sadece iki kişi görünüyordu.
Muhsin Bey önce çiftliğe, sonra Paşa'nın yüzüne baktı. Tam bir şeyler söyleyecekti ki helikopterin yanında bekleyen askerlerden biri olanca gücüyle "Kozalak Timi, operasyon başlasın!" diye bağırdı.
Top sahasıyla çiftlik arasındaki ormanlık alanda gölgeler belirdi. Çam ağaçlarına çıkıp saklanmış onlarca asker toprağa iniyor ve Paşa'nın arkasında toplanıyorlardı. Serhat şimdi birkaç adım önünde duran adamı tanıdı. Bu, Sait defnedilirken yoldan geçen ve mezarlıkta aracını durdurup muhtarla konuşan jandarmaydı.
Muhsin Bey daha fazla beklemedi, plan belliydi, adamlarıyla birlikte çiftliğe doğru koşmaya başladı.
Arkasından yine Paşa'nın sesi duyuldu: "Muhsin!"
Helikopterin pervane sesi Paşa'nın sesini bastırsa da duyabildiği kadarına bile şükretti Reis.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz."Besmelenizi tazeleyin beyler! Kabir yakın ama istiklal daha yakın! Unutmayın, hepimiz kozalağız!"
Farklı odalardan aynı anda aynı ses yükseldi:
"Var ol, beyimiz!"
Hepsini can feda ölüme yürütmek için son bir emir kâfiydi.
Muhsin Başkan sol elini hafifçe havaya kaldırdı, avuç içini yüzüne doğru tutup Serhat'a gösterdi. Sonra başıyla pencereyi işaret etti.
Asker mesajı almıştı, sürünerek odadan çıktı. Az sonra lavaboda yere çarpan camın sesi yankılandı. Serhat tekrar odaya girdiğinde tüfeğinin ucuna alelade bağlanmış küçük bir ayna parçası vardı.
Muhsin Bey'in görebileceği şekilde silahını pencereden dışarı sarkıttı asker. Başkan gelenleri aynada yakalamak istiyordu.
Helikopter yavaş yavaş alçaldı, aynaya takılan ilk görüntü kuyruğuydu. Sonra gövdesi görünür oldu. İçindekileri göreceği sırada helikopterin dengesi düzeldi ve aynaya vuran ışık Başkan'ın gözünü kamaştırdı.
Serhat hemen indirdi silahı, Başkan'a uzattı. Bu kez aynayı sarkıtan Reis, izleyen Serhat'tı.
"Eşref Paşa!"
Muhsin Bey sıçradı, silah elinden kaydı, heyecanla kafasını çıkarıp dışarı baktı.
Paşa, eliyle ateş etmeyin diye mesaj veriyordu.
Derin bir nefes aldı Reis, diğer odalara koştu.
"Kalkın, gelen Eşref Paşa!"
Helikopter yere ayak bastığında Paşa ve ekibi aceleyle içine atladılar. Selamlaşmaya bile zaman yoktu. Paşa, Muhsin Bey ve ekibine talimat veriyordu. Çiftliğe girecekler, arşivi ele geçireceklerdi.
Muhsin Bey ikinci çemberdeki ekipten bahsetti. Tedirgindi.
"Meraklanma Muhsin." dedi Paşa. Sakindi ve sanki hiçbir endişe taşımıyordu.
"Onlar Hakan'ın adamları. Hakan da bizim düşmanımız. Siz içeriye sızın. Onları biz durduracağız ve en son çiftliğin güvenliğini sağlayacağız."
Hem Muhsin hem arkadaşları şok olmuşlardı. Hakan'ı tartışmanın sırası değildi fakat Paşa'nın yanında savaşacağı sadece iki kişi görünüyordu.
Muhsin Bey önce çiftliğe, sonra Paşa'nın yüzüne baktı. Tam bir şeyler söyleyecekti ki helikopterin yanında bekleyen askerlerden biri olanca gücüyle "Kozalak Timi, operasyon başlasın!" diye bağırdı.
Top sahasıyla çiftlik arasındaki ormanlık alanda gölgeler belirdi. Çam ağaçlarına çıkıp saklanmış onlarca asker toprağa iniyor ve Paşa'nın arkasında toplanıyorlardı. Serhat şimdi birkaç adım önünde duran adamı tanıdı. Bu, Sait defnedilirken yoldan geçen ve mezarlıkta aracını durdurup muhtarla konuşan jandarmaydı.
Muhsin Bey daha fazla beklemedi, plan belliydi, adamlarıyla birlikte çiftliğe doğru koşmaya başladı.
Arkasından yine Paşa'nın sesi duyuldu: "Muhsin!"
Helikopterin pervane sesi Paşa'nın sesini bastırsa da duyabildiği kadarına bile şükretti Reis.
kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder