25 Eylül 2014 Perşembe

Yalnız İnsanlar Sokağı

Yalnız İnsanlar Sokağı, Arif Çıplak tarafından hazırlanılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. |  Nörokey Yayınları, Derleme, 9786058937918, 190 Sayfa, Eylül/2014
Kitabın 128. ve 129. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Meteliğim yok! dedi cılız oğlana. Benim de yok! dedi oğlan. Şimdi ne olacaktı? Sarhoş kafayla dram büyüyordu. Bi taksi paranda mı yok? Hayır, yok! Çok genç birine takıldığı için kendine lanet okudu. Göt gibi açıkta kalmıştı işte! Barda, sahipsiz duran bira bardağına uzandı, lıkır lıkır tepesine diktikten sonra bön bakışlarla cılız oğlana baktı. Bu gece her şey gereğinden fazla berbattı. Geçmişi anımsamak tuz biber ekmişti. Yatacak bir ev bulamayacağını hissediyordu, bu arada cılız oğlan iki bira ısmarladığı için elini kıçından çekmiyordu. Hiç mi hiç aldırmadı. Tuvalete gitmek bahanesiyle dans edenlerin arasına karıştı.
El, kol, bacak hareketleriyle çırpınanların arasında yol bulmaya çalışırken aklına gelen parlak fikirle sarsıldı.
Sağa sola, aşağı yukarı kıvrılan kıçların erkek olanları, onların arka ceplerindeki cüzdanlar. Şimşekler çakmaya başladı. Gözünü diri bir erkek kıçının üzerinde kabarıklıktan ayıramıyordu. Cüzdana sıkışmış pembe onlukları, yeşil yirmilikleri görür gibi oldu. Cesaretini toplamaya çalıştı, düşünmek için tuvalete indi.
Tuvalette zihni açıldı, kafası daha iyi çalışmaya başladı. Zor durumdaydı, çözüm bulması şarttı. Yukarı çıkınca uygulayacağı plan hazırdı. Heyecanla yutkundu. Dans eden oğlanın cüzdanını yürütecekti, felaket derecede arttı kalp atışları.
Ah şu yasak olanı yapmak, Alev'i ordan oraya sürükleyen de bu değil miydi? Bu kez öyle değildi gerçi. Beş parası yoktu sahiden. Burnunu dik tuttuğu için, Badem ya da Kelkör'den de isteyememişti. Bu düşüncelerle yerin yedi kat dibindeki kokuşuk heladan çıkıp bara giden merdivenleri tırmandı. İşte hayat! Her zaman yeni sürprizlerle dolu değil mi? Dans pistine öbeklenmiş kalabalığı, oradaki dişiler ordusunu tarayan gözleri, oturma yerlerindeki bayan çantalarına ilişince planı birden bire değişiverdi.
Sakince herhangi birine oturdu, sakince fermuarı açık bir çantaya elini daldırdı, sakince cüzdanı alıp kendine çantasına attı. Tüm bunlar olağanüstü doğallıkta, kendiliğinden olmuştu. Ellerini idare eden bir güce bırakınca kendini, eller bildiğini yapıyordu.
Hemen kaçmadı. Cılız oğlanın yanına gidip veda etti. Oğlan ortada kalmış yetim küskünlüğüyle baktı ona. Dans eden çılgınların arasından süzülüp kapıya ulaşırken ilk kez aşık olduğundaki gibi heyecanlıydı Alev. Bardan çıktığın-daysa çocukluğundaki kadar mesuttu. Artık çantasında şişkin cüzdan vardı.
Bebeksi mutluluğu sokağı adımlarken coşkuya dönüştü. Hızla Tarlabaşı'na vurdu kendini, hemen bir taksiye atladı. Çantasının içindeki şişkin cüzdanı düşündükçe içi kıpır kıpır oluyordu. Bu kıpırtı tatlı düşlere sürükledi onu. Tarabya'ya, dedi şoföre. Otele mi? Hı hı! Alev güvenle gülümsedi.
Birazdan yıldızı bol otellerden birine gidecek, musluğu sonuna kadar açıp küveti dolduracak, köpük köpük uzanacaktı. Sabah belki oda servisinden kahvaltı isteyecekti. Bornoza sarınmış olarak yatakta beklerken oda hizmetlisi kahvaltı masasıyla girecek, girer girmez kızarmış ekmek kokusu
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder