# Marcel Proust - Hazlar ve Günler | Kitaptan okuma parçası #
Hazlar ve Günler, kısa öykülerle düzyazı şiirlerin yer aldığı bir kitap. Marcel Proust'un zarif ve dokunaklı hislerini ve anılarını bir araya getiren bu metinler, yazarın düşünce dünyasına göz atabilme fırsatını veriyor bize.
Marcel Proust’un 20’li yaşlarında kaleme aldığı, kısa anlatılardan ve şiirlerden oluşan Hazlar ve Günler, bir bakıma Kayıp Zamanın İzinde’nin habercisidir.


Ben küçük bir çocukken, tarihte hiç kimsenin kaderi bana, kırk gün boyunca tufan yüzünden gemisinden çıkmayan Nuh'unki kadar acıklı gelmemişti. Sonrasında sık sık hasta oldum ve uzun günler boyunca ben de "gemide" mahsur kaldım. O zaman anladım ki Nuh gemide kapalı kalmasına rağmen, gece olduğunda dahi, hayatı daha önce görmediği kadar iyi görmüştü. İyileşmeye başladığımda, geceleri bile hiç yanımdan ayrılmamış olan annem, "geminin kapısını açtı" ve çıktı. Ama güvercin gibi "o gece geri döndü." Sonra tamamen iyileştim ve o da güvercin gibi "artık hiç gelmedi". Hayata tekrar dönmek, kendinden sapmak, annemin kelimelerinden daha sert kelimeler duymak gerekliydi; hatta daha da beteri, o zamana kadar kullandığı son derece yumuşak kelimeler artık aynı değillerdi, bana öğretmeye çalıştığı hayatın ve onun görevlerinin ciddiyetini yansıtıyorlardı. Tufanın tatlı güvercini, gittiğinizi gören ilk peygamber, nasıl da yeni doğan dünyanın mutluluğuyla karışık bir üzüntü hissetmiştir?
Durağan hayatın tatlılığı; kötü arzuları ve gündelik işleri yarıda kesen "Tanrı'nın Ateşkesi"; bizi ölümün ötesindeki gerçeklerle barıştıran bir hastalığın zarafeti; bu nafile süsler ve ağır yüklerin ve ısrarcı bir elin düzelttiği saçların güzelliği; zayıflığımız yüzünden ihtiyaç duyduğumuz korunma ihtiyacının ve üzüntümüzün, hastalığımızda başımızda bekleyen bir annenin ya da arkadaşın tatlı sadâkati gibi karşımızda duran yansıması. İşte tüm bu hisler, Nuh'un güvercininin sürgün edilmiş torunları misali olan bu hisler, benden uzakta olduğu için hep acı çektim. Bu duygulardan hiçbirini tadamayan sevgili Willie sizin olduğunuz yerde olmak isterdi. Hayata karşı o kadar söz veriyoruz ki, hepsini gerçekleştiremeyecek olmanın verdiği hayalkırıklığıyla, bir an gelir ve yüzümüzü ölüm diye adlandırdığımız o mezarlara döneriz, "tamamlanmakta zorluk çeken yazgılara yardım etmeye gelen ölüme."
Ancak bizi hayata karşı verdiğimiz sözlerden kurtarsa bile, kendimize karşı verdiğimiz sözlerden, özellikle de hak etmek ve değerli olmak adına verilmiş o ilk sözden kurtaramaz.
Hepimizden daha ciddi olmanıza rağmen, hepimizden daha çocuktunuz; sadece yüreğinizin temizliğiyle değil aynı zamanda muhteşem ve saf coşkunuzla.
---
Marcel Proust - Hazlar ve Günler | Alakarga Sanat Yayınları, Öykü, Çeviren Ceylan Özçapkın, 220 sayfa, Şubat 2013.
Bu alıntı tanıtım amaçlı yapılmıştır.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.
kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder