Kitabın 338. ve 339. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
KURAN AYETLERİ BUGÜNKÜ YAHUDİ VE HIRİSTİYANLARI BAĞLAMAZMIŞ!!!
Gülen, Yahudi ve Hıristiyanlarla dostluk kuracağım diye bazı İslâmi gerçekleri eğip bükmekten asla çekinmemektedir. Çarpıttığı konulardan biri de Kur'an ayetlerinin bugünkü Yahudi ve Hıristi-yanlan bağlamadığı safsatasıdır. Gülen bu hususta aynen şöyle demektedir: "Kur'an'da kullanılan tarzın (bazı Yahudiler Hıristiyanların 'gerçeğe' karşı inatçılığı ve düşmanlığını ifade etmek için kullanılan üslûbun her dönemdeki bütün Yahudiler ve Hıristiyanlar için kullanılacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığını savunmaktadır:"
"Yahudileri ve Hıristiyanları kınayan ve azarlayan Ayetler ya Hazret-i Muhammed (sav) döneminde yaşayan ya da kendi peygamberleri döneminde yaşayan bazı Yahudi ve Hıristiyanlar hakkındadır."
Yukarıdaki sözler, hiçbir Müslüman'ın kabul edebileceği bir şey değildir. Çünkü bütün Müslümanlar bilir ki, Kur'an'ı Kerim'in her Ayet-i kıyamete kadar geçerlidir. Hiç bir zaman değişikliğe uğramaz hükmü bakidir. Belirli bir dönem de hükmü geçerlidir. Belirli bir dönemde geçerli değildir gibi düşünceler tamamen batıldır, sapıklıktır. Bu düşüncede olan kim olursa olsun, İslâm hudutlarından çıkmıştır. Prof. Dr. Hayrettin Karaman Gülen'in bu görüşlerini şöyle tenkit etmektedir:
"Kur'an'ın Ehl-i kitap ile ilgili ayetlerini ikiye ayırmak gerekir:
1) İnanç ile ilgili ayetler. Bunların tarihsel olmaları mümkün ve makul değildir, imanda hak her zaman haktır, batıl ve yanlış olan her zaman batıldır, yanlıştır.
2) Ehli kitap ile ilişkileri düzenleyen ayetler. Bunlara da toptan tarihsel denemez. Savaş, barış, bunların şartları gibi konularda tarihi durum belirleyici olabilir."
KADININ İDARECİ OLMASINDA SAKINCA YOKMUŞ!
Gülen, çoğu kez verdiği fetvalarla ciddi anlamda sınırları zorlamış ve şaz fetvalar vermiştir. Bunlardan biri de kadınların yöneticilik yapabilecekleri fetvasıdır. İslâm âlimlerinin kahır ekseriyeti kadınların fıtrat olarak yöneticilik yapmalarının sakıncalarını ortaya koymuşlardı. Ancak Gülen biraz da günümüzdeki bazı çevrelere yaranmak için şu tür iddialarda bulunmaktan çekinmemiştir:
"Kadınlardan idareci olmasının hiçbir sakıncası yoktur. Hatta kadın Hâkim bile olabilir."
Gülen, bu şaz fetvaları ile açık biçimde Peygamberimizin (sav) hükümlerine karşı gelmiştir. "Mukadderatını bir kadının eline veren millet felah bulmaz" (Buhari, Tirmizi, Nesai, Ahmet Bin Han-bel) Eğer Allah Resul'üne (sav) tabi isek, o böyle buyrulmaktadır. Bunun tersini söylemek ve savunmak Allah Resul'üne karşı gelmek
demektir.
İSLÂM ŞEAİRİ OLAN TESETTÜR ÖNEMSİZMİŞ!!!
Kitabın başlarında da değindiğimiz gibi Gülen özellikle kadınlarımızın başlarını imanlarının gereği olduğu için örtmeleri karşısında onların yanında durmamış, aksine sisteme ve belli güç odaklarına yaranmak için tesettürün önemsiz olduğunu "Kadınların başlarını örtmesi iman meselesi ölçüsünde önem arz etmez. Allah'a karşı kulluk, umumi manada kulluk ölçüsünde önem arz etmez bunlar Teferruata ait meseledir. Nitekim Allah'a iman meselesi Mekke'de efendimize tebliğ edilmiş, namaz meselesi orada bize farz kılınmış, daha sonra da zekât bize farz kılınmış. Ama Tesettür meselesine gelince biraz farklı. Zannediyorum Peygamberliğin 16. ve 17. senesinde Müslüman kadınların başları açıktır. Temel meseleler varken, teferruatla uğraşılmamalı."
kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder