26 Mart 2014 Çarşamba

Halime Kaptan

Halime Kaptan, Rıfat Ilgaz tarafından yazılmıştır.http://kitapgalerisi.com'da % 20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Türkiye İş Kültür Yayınları, Roman, 9786053600626, 197 Sayfa, Ocak/2014

Kitabın 46. ve 47. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
"Su etmiyor ki sandal," diyecek oldu Halil. Lafı ağzına tıktı reis.
"Sandalın içindeki çalkantıyı da mı duymuyorsunuz. Neredeyse yüzecek yumurta sandıkları. Geç tulumbaya!"
Halil tulumbaya geçmiş, Zeynel vardiyada kalmıştı, Bekir'in gerisinde. Gökte ne bir tek yıldız kalmıştı ne de ay ışığı. Ta uzakta, belli sürelerle, Kerempe Feneri çakıp sönüyordu. Görünmeyen bir dev, altın topunu havaya fırlatıp belli zaman içinde kapıyordu sanki. Bir süre bekledikten sonra aynı oyuna yeniden başlıyor, saniye sektirmeden başarıyla bitiriyordu. Bu altın top ne havada kalıyor ne suya düşüyordu. Zeynel kuşkulu bir sesle:
"Reyiz Dede!" diye bağırdı. "Üzerimize doğru bir taka geliyor. Pupa yelken."
"İyi bak!" dedi. "Üzerimize neden gelsin. Kerempeye kıvrılacaktır."
Gözleri iyi görse hiç de Zeynel'e sormazdı. Hele geceleri büsbütün kararıveriyordu ortalık. Bereket versin fenerleri çakışlarından tanıdığı için gözleri kapalı da olsa çıkıyordu işin içinden.
"Yok, Reyiz Dede, tam yolumuza dümen kırmışa benziyor!"
"Ne zoru var bizimle!"
Asker kaçaklarının yol kesip sandalları, kotraları soyduğunu çok iyi biliyordu. Pontusçular bile korsanlığa başlamışlardı son günlerde. Aradıkları başta para, sonra silahtı. Yiyecek adına ne bulurlarsa alıp götürüyorlardı.
İlk defa karşılaşmıyordu Temel Reis bu korsanlarla... Onların işine yarayacak yükü olmadığı için kolay kurtulmuştu ellerinden birkaç kere. Şimdi bir iki tabut yumurtayla gene de kurtulurdu, ama mal sahibini nasıl inandıracaktı? Ya yolda başkalarına sattın derse şu kadar yıllık onuru lekelenmez miydi?
Kıyıya dümen kırsa yetişirlerdi daha baştankara edemeden.
Gelinin hazırladığı zembili çıkardı kıçaltından. Soğuk havalar için koyduğu Laz başlığını aldı. Korsanların bu başlığı nasıl sardıklarını çok iyi bilirdi. Pontusçuların bile geleneksel kılıkları arasındaydı bu başlık. Toplu tabancasını da aldı zembilden. Cide'den çıkarken altı fişeğini de yerleştirmişti yuvalarına.
Taka, önünü kesmek için manevraya başlamıştı bile. Onun üzerlerine gelişini beklemesi, üstünlüğü onlara kaptırmak demekti. Rüzgârdan tam yararlanması için sandalın başını açığa vermesi gerekirdi. Birden dümen kırdı yıldızpoyraza. Sandal mahmuz yemiş at gibi silkinerek ileri sıçradı.
Çocuklar ateş gibi yerine getirmişlerdi kumandasını. Sandal, kaynalarına kadar yatmıştı sancağa. Rüzgâr, yelkeni patlatırcasına şişirmişti.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder