28 Mart 2014 Cuma

Zor Kadın

Zor Kadın, Fatih Murat Arsal tarafından yazılmıştır.http://kitapgalerisi.com'da % 20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Ephesus Yayınları, Roman, 9786055358600, 621 Sayfa, Mart/2014
Kitabın 230. ve 231. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
Selim de gülümsedi. Yana eğilip karısının yanağından öptü, "Konuyu anlamadım ama sanırım yine Ateş ile uğraşıyorsun?"
"O benimle uğraşıyor. Hâlbuki ben ona evlendiği için ne iyi yaptığını söylüyordum. Yavuz'u hatırlasana? İzmir'in en gözde bekârıyım diye böbürlenirken bir saatte âşık olup evlendi!"
"Evet! Beş günde evlendi hem de!" "Biz de öyle..." dedi Ecrin yavaşça. "Yani biz de beş gün içinde evlendik!" Bakışları Ateş'e kaymıştı. Ateş de zaten hafifçe gülümseyerek ona bakıyordu.
"Garip? Bu doğru!" dedi Ebru. "Demek ki, siz de onlar gibi çok mutlu olacaksınız! Yavuz o küçük güzele deli gibi âşık! Adam gözlerini bir türlü Merve'nin üzerinden alamıyor..."
Son söz üzerine Atcş'in bakışları çabucak Ecrin'in üzerinden uzaklaştı. "Bu arkadaşlarınızı merak ettim şimdi!" dedi sakin bir sesle. "Bir gün tanıştırırsın bizi de..."
O sırada garsonlar lezzetli mezelerle süslenmiş masaya yanaşmış,isteyene çorba servisi yapmaya başlamışlardı. Sıcak yemekler de harikaydı. Çeşitli deniz ürünleri vardı. Hatta kayık tabaklar içinde ortaya bolca et çeşitleri de konmuştu. İsteyen istediği kadarını kendi tabağına alıyordu.
"Nereye gidiyorsunuz balayına?" diye sordu Tuğçe. Ecrin'in yan tarafında oturuyordu.
"Hiç bilmiyorum!" diye itiraf etti Ecrin. "Ateş sürpriz olsun diye benden saklıyor sanırım!"
"Kıbrıs'a! Lefkoşa'ya..." dedi Ateş. Konuşmayı duymuştu. "Saklamıyordum... Söylemeyi unuttum sadece!"
"Kıbrıs'a bayılırım!" dedi Tuğçe gülümseyerek. "Geçen sene Kara, beni de götürmüştü. Kumarhaneler bile vardı. Yüz dolar kadar kazandım... Ama bebekle gezmek zor oluyor."
"Bebek mi?" diye şaşkınlıkla sordu Ecrin. "Sizin bebeğiniz mi var?"
"Tabii var. Babasının kopyası bir oğlum var. Ebru'nun da bir kızı var. Düğüne geldiğimiz için onları getirmedik. Nasılsa hemen döneceğiz diye... "
"Hiç belli etmiyorsunuz. Ne kadar incesiniz?" dedi Ecrin hayranlıkla.
"Teşekkürler. Fazla kilo alamıyoruz sanırım. Sen bizden de zayıfsın. Neyse, Kıbrıs'ta balayında biraz kilo alırsın herhalde?"
"Belki! Aslında ben de pek kilo alamıyorum." Vakit Ecrin'in hiç istemediği kadar hızla geçiyordu. Ebru ve Tuğçe ile konuşmak bir zevkti. Ama kocasının onu kollarına alacağı saatin hızla yaklaşması, Ecrin'i yeniden germeye başlamıştı. Bunu belli etmemeye çalışıyordu ama gerginliğini içinde yoğun bir şekilde yaşıyordu. Özellikle Ateş ayağa kalkıp, acele etmezlerse balayım geçirecekleri otele çok geç kalacaklarını söylediğinde, heyecandan ayaklarının bağı kesilmişti. Gecenin bu saatinde Kıbrıs'a nasıl gideceklerdi ki?
Elinden geldiğince gülümseyerek herkese veda etti. Herkesi yanaklarından öptü. Erkeklerle de dostça el sıkıştı. O anda ayaküstü yine bir sürü fotoğraf çekilmişlerdi. Sonra kapının önünde bekleyen lüks gelin arabasına bindi. Önce eve gideceklerdi. Eşyaları evdeydi. Zaten gelinliği de çıkarması gerekiyordu. Bakışları yanında oturan kocasına kaydı. Arka koltukta sessizce oturuyorlardı. Ateş de ona çevirdi gözlerini. Ama ikisi de bir şey demedi birbirine. Sadece kısa bir an için bakıştılar. Ecrin elinde olmadan gülümsedi. "Çok harika arkadaşların var!" dedi ona. "Öyledirler!"
"Senin dostların olabileceğini hiç düşünmemiştim, Bay Asık Surat! Oysa gülümsediğin zaman çok yakışıklı oluyorsun! Kreşin öğretmenleri sana bayılmışlar."
Ateş bu iltifatı önemsemiş gibi görünmüyordu. "Patronun kocası olduğum içindir..." diye mırıldandı.
"Bence senin içinde eğlenmeyi seven bir insan var ama onu gizlemekten zevk alıyorsun. Kötü görünmek için çabalıyor-sun. Eğer sen kötü olsaydın... bu harika arkadaşların da kalkıp o kadar yolu sade bir nikâh için gelmezlerdi. Sana değer veriyorlar."
"İş ilişkisi..." dedi Ateş dudağını alaycı bir tavırla bükerek.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder