2 Nisan 2014 Çarşamba

Baobab Ağacına Yolculuk

Baobab Ağacına Yolculuk, Wilma Stockenström  tarafından yazılmıştır.http://kitapgalerisi.com'da % 30 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Everest Yayınları, Roman, 9786051417134, 127 Sayfa, Nisan/2014
Kitabın 56. ve 57. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Arkadaşım köhne kulübenin önünde, yere bağdaş kurmuş, elindeki bir çubukla kumları tırmalıyordu. Tavuklar ve horozlar avluda, kulübelerin ve evin etrafında, yere düşmüş meyvelerin ekşi  ekşi kokuştuğu   mango ağaçlarının etrafında eskisi gibi dolanıp  duruyorlardı.  Arkadaşım  tavuk kakalarına ve pisliğe aldırmıyor gibiydi. Üst dudağında sümük lekeleri olan çıplak bir bebek bir tarafta sürünüyor, pis kumları ağzına tıkıştırıyordu. Bebek onun mu  diye sordum. Cevap vermedi. Gözlerini dikip bana baktı. Bebeği kucağıma almak istedim ama sonra bunu yapmamamın daha iyi olacağına karar verdim. Ufaklığa ne verebileceğimi düşündüm. Arkadaşım gözlerini ayırmadan beni seyrediyordu. Yürüyüp uzaklaştığımda, sırtımda o delici bakışı hissettim. Sanki birisi  arkamdan bir şey atıp beni vurmuştu. Arkamı döndüm. Yerden avuç avuç kum alıp bana attığını gördüm. Adını çağırdım. Kumlara bebek de hedef olmuştu, neşeyle gülüyordu. Sonra ağlamaya başladı. Yürüyüp gittim, yenilmiştim. Bebek öfkeyle, ağlıyordu.
Gerisin geri yürüyüp mezbahanın ve orada hiçbir şeyi görmemeye çalışan yüksek palmiyelerin önünden geçtim. Pazarcı kadınları, köle meydanını, sahile çekilmiş kayıkları, kayıkların komik antenler gibi  derlenip  toplanmış yelkenlerini geçtim. Dalganın üstünde bir -başına sıçrayan yelkenliyi gördüm. Bir kere daha yabancıyı sordum tiz sesimle haykırarak ve bir kere daha hayır anlamında el işaretleri gördüm. Yasemin demetlerinin bahçe duvarlarının üzerinden şişkince sarkıp, kokularını Ölülerin hizmetine sundukları büyük, kasvetli ve sessiz eve geri döndüm. Velinimetim bunca zenginliğe nasıl kavuşmuştu? Bir keresinde, geriye bir tek ikimizin kaldığı bir zamanda, yabancıya bunu sormuştum. Alnındaki yara izlerinin bezelyemsi şişliklerini okşamıştım. Parmağımı izlerin üzerinde kaydırmıştım, iki çılgın öncü olmuştuk ikimiz, artık birbirlerine adanmış iki kişiydik.
Nasıl? ikide bir taciz eden musofaga kuşlarının rahat verdikleri bir aralıkta tekrar sordum. Parmaklarım incir gibi morarmış dudaklarının üzerinden kaydı. Ne kadar da zayıflamıştı! Birden fark etmiştim. Avurtları çökmüştü.
Çürümeye yüz tutmuş yumuşak yapraklarla dolu bir çukurda gözleri kapalı yatıyordu.
Seni meraklı seni deyip beni susturmaya çalıştı. Ama üsteledim.
Senin türün onu şehrin en kudretli insanı yaptı dedi o zaman yabancı. Aslında bunu iltifat olarak almalısın. Velinimetin işinin erbabı bir adamdı ve çok nadiren düşük kalite mal alırdı. Sana gelince mesela, kesinlikle mükemmel bir seçim yapmış. Bak, diyerek işaret etti, fiziki orantılarının eşsiz bir simetrisi var.
Beni okşamak istedi. Kolumu çektim.
Servetini nasıl elde etmişti?
Yabancı, bir kere daha lafı dolandırarak velinimet-tacirin mükemmellik arayışına, onu dış güzellikle iç güzellik arasında denge bulmaya iten estetik kaygılardan bahsetti. Aynı kaygılardan dolayı kölelerini yatırımcı gözüyle, titizlikle seçilmiş bir sanat objeleri koleksiyonu olarak görmüştü. Bazen de tıpkı bana yaptığı gibi, onları eğitiyor, kaba köşelerini incelttikten sonra, üzerlerine kâr koyup elden çıkarıyordu. Sonra velinimetimin benim vasıflarımı ne kadar takdir ettiğine işaret etti. Beni öylesine beğeniyordu ki asla elden çıkarmamıştı ve hatta ölüm döşeğinde bile yanında olmama izin vermişti.
Bu şekilde zengin olmadı, diyerek itiraz ettim. Böyle bir hobiye para yetiştirebilmesi için önceden zengin olması gerekir. Bu adam bu kadar paraya nasıl kavuşmuştu?
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder