17 Nisan 2014 Perşembe

Bu Dağların Karı Erimez

Bu Dağların Karı Erimez, Feyza Hepçilingirler tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 30 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Everest Yayınları, Deneme, 9786051417219, 408 Sayfa, Nisan/2014
Kitabın 222. ve 223. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Son on yıllarda sanatın bunca değer kaybetmesinin sorumluluğu elbette tek başına Demirel'in değil. Onun yanında, hatta önünde, suçlanması gereken daha pek çok kişi ve kurum var 1980'den sonra sanata sahip çıkılmamaktan çok daha kötü bir şey yapıldı. Sanat kavramının içi boşaltıldı. Sanat, bir çeşit tanrı mesleğiyken, yaratma, var etme demekken "eğlendiricilik" anlamına gelmeye başladı. Kim daha iyi coşturur, daha iyi eğlendirir, ötekilerden daha fazla kalça ve meme sallarsa daha büyük sanatçı oldu. Bu işte siyasiler kadar büyük bir paya sahip olan da "medya"!
T.C.nin, Osmanlı'nın devamı olduğunu, bir çeşit yeniçeri ayaklanması ile kanıtlayan polis, cop kullanmasını ve adam dövmesini yasaklayan İstanbul Emniyet müdürü Abanoz'u sevmemiş ve şaşkınlık içinde soruyor: "Peki ben sosyal patlamamı nerede yapacağım, stresimi nerede atacağım?" Dövmek ne demek, istediğini sorgusuz sualsiz vurup öldüren, bundan dolayı (hemen hemen) hiçbir soruşturmaya, kovuşturmaya uğramayan ve öldürmeyi bir hak gibi benimseyen polis bile "televoleci medya" diye, basını suçladı sonunda.
"Dar Alanda Kısa Paslaşmalar" filminin ilk gösteriminde yaşanan olay, "sokak çocuğu" deyip sokakta bıraktığımız; hatta yaşadığı sokağı bile ona dar edip köpek gibi tekmelediğimiz tinerci, balici çocuklar gerçeğinin dehşetini gösterdiği kadar bir başka gerçeği daha gösteriyordu: Basının, artık kendisinden iyice nefret ettirdiğini. Bir filmin ilk gösterimine çağrılacak kadar sanatla ilgili, belki çoğu sanatçı olan, koskoca bir sinema salonu dolusu kişi: "Basın dışarı!" diye tempo tutuyorsa basının ne yapmakta olduğunu düşünmesi gerekiyor. Başbakanıyla, bakanıyla, milletvekiliyle, polisiyle bir güven yitimine uğrayan devlet, aydınları, gerçek sanatçıları benimsemiyor, onları başı ezilecek bir karşı cephe olarak görüyor. Medya da bilinçli ya da bilinçsiz, aydınlara ve sanatçılara itibar kaybettirmek için elinden geleni yapıyor.Bunun son örneklerinden biri (medya sayesinde) herkesin gözü Önünde yaşandı:
Her yeri, her ortamı, ne kadar da sevildiğinin, nasıl da vazgeçilemez olduğunun kanıtlanma alanı haline getirmekte tartışılmaz üstünlüğe sahip Hülya Avşar, peşinde bir medya ordusuyla geliyor. Mekân, bir film galasının yapıldığı sinema salonu değil, az sonra sahnesine çıkıp engin Türk Sanat Müziği becerisini göstereceği bir gazino değil, bir dizi film seti değil; resim sergisi. Başka bir deyişle Hülya Avşar'ın bulaşmadığı belki de tek alan, resim, söz konusu ama o ne? Hülya Avşar yine başrolde? Resimler hakkında, yeni sergi salonu hakkında, Fahrünnisa Zeid'in tablolarını da koleksiyonuna katmış olan Erol Aksoy Vakfı hakkında bilgi almaya geldiğini sandığımız, umduğumuz haberciler, bunların hiçbiriyle ilgili değiller; onlar yalnız ve yalnız Hülya Avşar'la ilgililer. Hülya Avşar da pişkin mi pişkin. "Ben resimden ne anlarım? Bakın burada pek çok ressam var. Gidin onlarla konuşun" demiyor; doyulmaz güzellikte bir Fahrünnisa Zeid tablosu önünde poz verip bu tabloyu sarı-kırmızı bir Galatasaray posteri gibi gören habercilere çanak tutuyor; öyle görmelerini ve göstermelerini kolaylaştırıyor. Olaydan sonra medyanın takındığı tavır, daha da ilginç. Bir sergi açılışının, televole gösterisine dönüştürülmesine tepki duyan, yıllarını resme vermiş ve dünyaca tanınan ressam, Hülya Avşar'ın şımarık saldırganlığı karşısında (Erol Aksoy tarafından bile) yalnız bırakılıyor; hatta bu saldırganlık karşısında resim sanatını savunması, "Hülya Avşar sayesinde medyatik olma" çabası diye sunuluyor.
Medya, dibe vurdu artık. İnilecek, düşülecek, daha alt düzey kalmadı. Bu dibe vurmanın da kendi karşıtını yaratması gerek. Bu yolda umutlandıracak kimi gelişmeler de yok değil. Kimi kanallarda, herkesin uyuduğu saatlerde bile olsa gerçek sanatçılar konuk edilmeye başlandı.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder