3 Nisan 2014 Perşembe

Devrim 19

Devrim 19, Gregg Rosenblum tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. |  Elf Yayınları, Roman, 9786058537101, 302 Sayfa, Mart/2014
Kitabın 174. ve 175. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

"Benimle gelin," dedi Öğretmen. Odadan çıktı. Nick peşinden gitti. Sol tarafındaki duvarlar üzerine geliyormuş gibi hissediyor, bu yüzden tam dengeli yürüyemiyordu.
Koridor yine boştu. Nick robotun takip ettiği yola dikkat etti, bu kez iki farklı yerden dönüp sonunda diğerlerine benzeyen bir kapının önünde durdu. Kapı kayarak açıldı. "Girin ve oturun," dedi robot. "Sınıf arkadaşlarınızla konuşmayın."
Nick tereddüt etti. Daha şimdiden diğerleriyle mi tanışacaktı? Acaba anne-babasını görecek kadar şanslı olabilir miydi? Kendisini toparlayıp yüzüne boş bir ifade takındı; eğer anne-babası oradaysa hiçbir tepki vermemeye kararlıydı. Şansı varsa, anne babası da aynısını yaparlardı. Annesi bununla başaçıkabilirdi ama babasının sessiz kalabileceğinden şüpheliydi.
İçeri girdi, Öğretmen de hemen arkasından geliyordu. Oda küçüktü. Duvarda büyük bir ekran, duvarın karşısında dikdörtgen bir masa ve ekrana karşı çevrilmiş dört sandalye vardı. Kapıya en yakın olan sandalye boştu. Ortadaki sandalyelerde siyah saçlı iki kız oturuyordu. İkisinin de saçları kulak hizasından eğri büğrü kırpılmıştı. Solgun ve yorgun görünüyorlardı. Dördüncü sandalyede bir oğlan oturuyordu. Başı traşlıydı, sadece ince bir kirli sakalı vardı. Ölü gibi bembeyazdı. Ellerini önündeki masada birleştirmiş, dimdik oturuyordu. Dönüp kapıya doğru baktı. "Selamlar, Öğretmen," dedi. Konuştuğu zaman Nick ön dişlerinin arasındaki boşluğu fark etti.
"Gapper!" diye haykırdı Nick, kendisini tutamayıp. Gap-per tepki vermedi; ekrana geri döndü.
Öğretmen Nick'e doğru uzandı ve Nick bir vızıltı duydu. Birden bire kendisini yerde acıyla kıvranırken buldu. Vücudundaki her bir kas kasılıyor, hiç gevşemeyecekmiş gibi görünüyordu. Canı öyle yanıyordu ki nefes alamıyor, hatta bağırmak ya da yalvarmak için bile gerekli havayı içine çekemiyordu.
Sonra birden Nick kurtuldu. Kasları gevşedi. Havayı içine çekip iki kez öğürdü. Sonra zorla yalpalayarak ayağa kalktı.
"Aksi söylenmediği sürece sınıf arkadaşlarınızla konuşmayacaksınız," dedi Öğretmen. "Oturun. Gözleriniz sınıfın ön tarafında olsun."
Nick hala güçsüz ve titrer vaziyette boş sandalyeye çöktü. Robot ona ne yapmıştı? Elektrik şoku olmalıydı. Robot ona dokunmuş muydu yoksa sadece işaret ederek bunu yapabiliyor muydu? Robotun göğsüne dokunduğunu düşündü ama emin değildi; çok ani, çok beklenmedik olmuştu. Yüzü ekrana dönük, göz ucuyla Gapper'ı incelemeye çalışırken, sormak istediği soruları içinde tutmak için çabalıyordu: Burada başka hayatta kalan Özgürköylü var mı? Annemle babam yeniden eğitim merkezindeler mi? İyiler mi? Çiplendiler mi? Hala kendilerindeler mi? Çenesini kapalı tuttu. Şimdi sırası değildi.
Öğretmen ekranın önünde durup ellerini bel hizasında birleştirdi. "Öğrenci 3026, bu eğitim sürecinin hedefi nedir?"
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder