15 Nisan 2014 Salı

Edebiyat Dersleri

Edebiyat Dersleri, Vladimir Nabokov  tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da %20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | İletişim Yayınları, Edebiyat İnceleme Araştırma, 9789750514234, 514 Sayfa, Ocak/2014


Kitabın 35. ve 36. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
“Nasıl İyi Okur Olunur” veya “Yazarlara Nezaket” – bu türden bir şey, çeşitli yazarlar hakkındaki bu çeşitli tartışmaların alt başlığı olabilirdi çünkü planım, birkaç Avrupalı başyapıtı sevgiyle, ayrıntıları severek ve ayrıntılarda duraklayarak ele almak. Yüz yıl önce Flaubert, yazdığı bir mektupta şöyle söyledi:
Comme l’on serait savant si l’on connaissait bien seulement cinq à six livres: “Kişi yalnız yarım düzine kitabı iyi bilse, âlim olurdu.” Okurken kişi ayrıntıları fark etmeli ve bağrına basmalı. Kitabın
günlük güneşlik ıvır zıvırları sevgiyle biriktirildikten sonra, genellemelerin ayışığında yanlış hiçbir şey yok. Kişi hazır genellemelerle yola koyulursa yanlış taraftan başlar ve daha kitabı anlamaya başlamadan kitaptan uzaklaşır. Sözgelimi, Madame Bovary’yi, kitabın burjuvazinin kınanması olduğu yerleşik fikri ile okumaya başlamak kadar yazara haksızlık eden ya da sıkıcı olan bir şey yoktur. Sanat eserinin, her durumda yeni bir dünyanın yaratılması olduğunu daima anımsamalıyız, öyle ki ilk yapmamız gereken, bu yeni dünyayı olabildiğince yakından incelemek, bu dünyaya, hâlihazırda bildiğimiz dünyalarla bariz hiçbir bağlantısı olmayan tamamen yeni bir şey olarak yaklaşmaktır. Bu yeni dünya yakından incelendikten sonra ve ancak bundan sonra bu dünyanın, diğer dünyalarla ve bilginin diğer dallarıyla olan bağlantılarını araştıralım.
Başka bir soru: Bir romandan yerler ve dönemler hakkında bilgi toplamayı umabilir miyiz? Herhangi biri, tarihî roman başlığı altında kitap kulüplerinin seyyar satıcılığını yaptığı etine dolgun çoksatanlardan, geçmiş hakkında herhangi bir şey öğrenebileceğini düşünecek kadar saf olabilir mi? Peki ya başyapıtlar? Tek bildiği bir papazın oturma odası iken Jane Austen’in, baronetleri ve manzaralı arazileriyle toprak sahiplerinin İngilteresi tasvirine güvenebilir miyiz? Ve Kasvetli Ev, olağanüstü bir Londra içindeki bu olağanüstü aşk hikâyesine, yüz yıl önceki Londra’nın incelemesidir diyebilir miyiz? Elbette diyemeyiz. Aynı şey, bu serideki bu türden öteki romanlar için de geçerlidir. İşin doğrusu, muhteşem romanlar, muhteşem peri masallarıdır – ve bu serideki romanlar üstün masallardır. Zaman ve mekân, mevsimlerin renkleri, kasların ve zihnin hareketleri, bütün bunlar dehâsı olan yazar için, (tahmin yürütebileceğimiz ölçüde ve doğru tahmin edebileceğimize inanıyorum) kamu hakikatlerinin gezgin kütüphanelerinden ödünç alınabilecek geleneksel fikirler değil, usta sanatçıların kendilerine özgü biçimde ifade etmeyi öğrendikleri bir dizi özgün sürprizlerdir. Küçük yazarlara, sıradan olanı süslemek kalır: bunlar dünyayı yeniden keşfetmek zahmetine girmezler; yalnızca varolan düzenden, kurmacanın geleneksel kalıplarından, yapabildiklerince en fazlasını sıkıp çıkarmaya çalışırlar. Bu küçük yazarların bu sınırlar içerisinde üretebildiklerinin çeşitli kombinasyonları, kısa süreliğine oldukça eğlenceli olabilir çünkü küçük okurlar, hoş bir gizlilik altında kendi fikirlerini görmekten hoşlanırlar. Ama gerçek yazar, gezegenleri döndüren ve uyuyan bir adam biçimlendiren ve ısrarla uyuyan adamın kaburgasını kurcalayan o adam, bu türden bir yazarın elinin altında verili hiçbir değer yoktur: Bu değerleri kendisi yaratmalıdır. Eğer ilk baştan dünyayı, kurmacanın olanaklılığı olarak görme sanatını içermiyorsa yazma sanatı çok boş bir iştir.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder