Kitabın 266. ve 267. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
Şu Çuvalı Bir de Ben Anlatayım
Çuval olayı sadece geçmeyen tezkerenin intikamı değil, aynı zamanda Türk ordusunun bütünüyle bölge dışına çıkarılmasıydı.
Ortadoğu, her gün yeni ittifakların ve düşmanlıkların başladığı bir yerdir. Dünkü dostuyla düşman olmak burada sıra-danlaşmıştır. Türkiye Çelik Harekâtı'nı yaparken Barzani ve Irak hükümetiyle işbirliği yapabildi çünkü Barzani ile Talabani arasında gerginlik hatta çatışma vardı.
O dönemde Özel Kuvvetler personeli Barzani gruplarıyla birlikte hareket ediyor ve saha istihbaratını doğrudan elde ediyordu. Bu uygulama Çelik Harekâtı'yla başlamıştı ve bir süre daha devam etti. Alınan bilgi Dohuk, Erbil, Süleymaniye, Zaho gibi çeşitli kentlerdeki irtibat merkezlerinde, eğer mümkünse teyit ediliyor ve ondan sonra yurtiçine gönderiliyordu. Bu uygulama 1996 yılı güzünde yapılan büyük operasyona kadar sürdü.
Elbette Türk devletinin geleneksel refleksi nedeniyle bölgedeki Türkmenlerle de güçlü ilişkilerimiz vardı ve bu faaliyette bize çok yardım ediyorlardı. Zaman içinde Ankara'da bir büro bile açmışlardı. Eğitilmeye ve onlardan daha fazla yardım alınmaya başlandı ama bunun yan etkileri de vardı. Barzani rahatsız oluyordu. Zaten ikili oynayan Barzani bu dönemde ABD ve PKK'yla ilişkilerini güçlendirmeye başladı. Bölgedeki Kürt hareketinin doğasıydı bu, o sırada bölgede güçlü olan kimse ona boyun eğiyorlardı. Irak'tan toprak koparmak isteyen bu grupların derhal saf değiştirerek kendilerine bu toprağı vaat eden ABD'nin güdümüne girmeleri bu nedenle şaşırtıcı değildi. Zaten Türkiye ile Türkmenlerin bölgede etkin olmasını istemiyorlardı.
Bu dönemden sonra Özel Kuvvetler sahadan çekildi. Artık istihbarat, kazanılan Barzani unsurları tarafından getirilmeye başlandı. Bu da yönlendirilmiş bilgi demekti. Artık eskiden olduğu gibi PKK gruplarının yerlerini görmüyor, onlardan öğreniyorduk. PKK da bu istihbaratın verildiğini biliyordu. Bu istihbarattan sonra yapılan hava harekâtının sonuçlarını da aynı kaynaklardan öğreniyorduk: "şu kadar PKK'lı öldü" diyorlardı.
Düşünebiliyor musunuz?
Buna rağmen başarılı operasyonlar yapılabildi. Her yıl kademeli olarak PKK'nın etkinliği kırıldı. 2002 yılına gelindiğinde PKK'nın yapabildiği eylem sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu ve o yıl 7 şehit vermiştik. Çünkü Irak'ın kuzeyindeki irtibat timlerimiz her ne kadar Barzani gruplarından kopsalar da şehirlerde faaliyetlerini sürdürebiliyorlardı.
2002 yılı Amerika'nın harekât hazırlıkları yaptığı ve bölgedeki etkinliğini artırmaya başladığı yıldı. PKK ve Barzani üzerindeki kontrolü tamdı. AKP yıl sonunda iktidara gelmiş ve Tayyip Erdoğan, Bush'un Irak operasyonu için yardım teklifine "evet" demişti. Özel kuvvetlerin bölgedeki etkinliği de azaltılıyordu. Sözgelimi çok önemli bir gelişme olmadıkça bölgedeki timlerin bulundukları binadan dışarı çıkmalarına bile izin verilmiyordu.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.Çuval olayı sadece geçmeyen tezkerenin intikamı değil, aynı zamanda Türk ordusunun bütünüyle bölge dışına çıkarılmasıydı.
Ortadoğu, her gün yeni ittifakların ve düşmanlıkların başladığı bir yerdir. Dünkü dostuyla düşman olmak burada sıra-danlaşmıştır. Türkiye Çelik Harekâtı'nı yaparken Barzani ve Irak hükümetiyle işbirliği yapabildi çünkü Barzani ile Talabani arasında gerginlik hatta çatışma vardı.
O dönemde Özel Kuvvetler personeli Barzani gruplarıyla birlikte hareket ediyor ve saha istihbaratını doğrudan elde ediyordu. Bu uygulama Çelik Harekâtı'yla başlamıştı ve bir süre daha devam etti. Alınan bilgi Dohuk, Erbil, Süleymaniye, Zaho gibi çeşitli kentlerdeki irtibat merkezlerinde, eğer mümkünse teyit ediliyor ve ondan sonra yurtiçine gönderiliyordu. Bu uygulama 1996 yılı güzünde yapılan büyük operasyona kadar sürdü.
Elbette Türk devletinin geleneksel refleksi nedeniyle bölgedeki Türkmenlerle de güçlü ilişkilerimiz vardı ve bu faaliyette bize çok yardım ediyorlardı. Zaman içinde Ankara'da bir büro bile açmışlardı. Eğitilmeye ve onlardan daha fazla yardım alınmaya başlandı ama bunun yan etkileri de vardı. Barzani rahatsız oluyordu. Zaten ikili oynayan Barzani bu dönemde ABD ve PKK'yla ilişkilerini güçlendirmeye başladı. Bölgedeki Kürt hareketinin doğasıydı bu, o sırada bölgede güçlü olan kimse ona boyun eğiyorlardı. Irak'tan toprak koparmak isteyen bu grupların derhal saf değiştirerek kendilerine bu toprağı vaat eden ABD'nin güdümüne girmeleri bu nedenle şaşırtıcı değildi. Zaten Türkiye ile Türkmenlerin bölgede etkin olmasını istemiyorlardı.
Bu dönemden sonra Özel Kuvvetler sahadan çekildi. Artık istihbarat, kazanılan Barzani unsurları tarafından getirilmeye başlandı. Bu da yönlendirilmiş bilgi demekti. Artık eskiden olduğu gibi PKK gruplarının yerlerini görmüyor, onlardan öğreniyorduk. PKK da bu istihbaratın verildiğini biliyordu. Bu istihbarattan sonra yapılan hava harekâtının sonuçlarını da aynı kaynaklardan öğreniyorduk: "şu kadar PKK'lı öldü" diyorlardı.
Düşünebiliyor musunuz?
Buna rağmen başarılı operasyonlar yapılabildi. Her yıl kademeli olarak PKK'nın etkinliği kırıldı. 2002 yılına gelindiğinde PKK'nın yapabildiği eylem sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu ve o yıl 7 şehit vermiştik. Çünkü Irak'ın kuzeyindeki irtibat timlerimiz her ne kadar Barzani gruplarından kopsalar da şehirlerde faaliyetlerini sürdürebiliyorlardı.
2002 yılı Amerika'nın harekât hazırlıkları yaptığı ve bölgedeki etkinliğini artırmaya başladığı yıldı. PKK ve Barzani üzerindeki kontrolü tamdı. AKP yıl sonunda iktidara gelmiş ve Tayyip Erdoğan, Bush'un Irak operasyonu için yardım teklifine "evet" demişti. Özel kuvvetlerin bölgedeki etkinliği de azaltılıyordu. Sözgelimi çok önemli bir gelişme olmadıkça bölgedeki timlerin bulundukları binadan dışarı çıkmalarına bile izin verilmiyordu.
kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder