Kitabın 248. ve 249. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
Aklıma önce o barız soru geldi. Neredeyim? Ne zamandır buradayım? Burada ölüp kalacak mıyım? Sonra geriye dönük sorular zihnime sızmaya başladı. Kimse beni gerçekten özleyecek mi? İkimizden biri ölmeden Lincoln'la aramızdaki sorunları çözebilecek miyim? Bu olanlar bir ışık meleğinin mı karanlık meleğinin mi işi?
Durmadan yenileri gelen sorularla uçsuz bucaksız çölde güçlükle ilerledim. Kum derin ve yumuşaktı; manzara hiç değişmiyordu. Saatlerce yürümemin ardından bile bana aynı noktada dikiliyormuşum gibi geliyordu.
Kafamdaki sorular sadeleşmeye başladı. Su şişesini nerede bırakmıştım? Su şişemi gören var mı? Bu... kan mı?
Son soru beni hezeyanımdan kopardı. Öyle ki elimi ağzıma götürüp burnumdan gelen ve yüzüme yapışan kum taneciklerine karışan ıslaklığı hissedecek kadar kendimi toplamıştım. Su kaybı ve bitkinlik bedenimi ele geçiriyordu. Kuruluktan kaçmak için ümitsizce kanın bir kısmının akıp dilimi ıslatmasına göz yumdum. Bunu yapmamın cezası kuru kuru kusmak oldu. Belki tüm bunlar aslında...bir cezaydı.
Bir kez daha telefonumu yokladım; ekranda hiçbir şey olmayacağını, şarjın bittiğini bilmeme rağmen. Elimi cebimden çıkardığımda bir kâğıt süzülerek yere düştü. Kâğıdı almak için eğildiğimde dizlerimin üzerine yığıldım. Yeniden ayağa kalkmaya çalışmadım.
Annemin bana bıraktığı şiirdi bu. Şiire baktım, bulanık görüşüme rağmen sözcükleri görmeye çalıştım. İlk dört dizeyi seçebildim.
Yokluğu sevmen gerek, Varlıktan kaçman, Yalnız kalman gerek, Kimseye gitmemen.
Gözlerimi kırpıştırarak, onları azıcık nemlendirmeye çalışarak oturdum. Yüzümü bu boşluk, hiçlik yoluna çevirmiştim; Kendimden ve beni sevenlerden kaçmıştım ve yapayalnız kalmıştım. Steph'e ve babama yaşadıklarımı anlatmak istesem de bunu yapamadığımı anımsadım. O an bir taş yerine oturdu. Gözlerimi tekrar kırpıştırıp dikkatimi yeniden şiire çevirdim.
Çok faal olman gerek Ve her şeyden bağımsız. Tutsakları teslim etmen gerek Ve özgür olanları zorlaman.
Düz anlamıyla düşünüldüğünde fazlasıyla faal olmuş, kendimi irademin tutsaklığına teslim etmiştim. Belki "özgür olanları zorlamak" sürgünleri yargılanmaları için geri götürmek ve özgür iradeyi korumak anlamına geliyordu. Yutkunmaya çalışsam da boğazım kurumuştu. Annemin bana bu şiiri bırakmasının nedeni bu muydu? Çıkış yolunu bulmamda bana yardım etmek miydi? Lütfen, lütfen, lütfen! Verdiğim her sıcak nefes boğazımı dağlıyor, içimi kavuruyordu. Sonraki dizeleri güçlükle seçebildim.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.Durmadan yenileri gelen sorularla uçsuz bucaksız çölde güçlükle ilerledim. Kum derin ve yumuşaktı; manzara hiç değişmiyordu. Saatlerce yürümemin ardından bile bana aynı noktada dikiliyormuşum gibi geliyordu.
Kafamdaki sorular sadeleşmeye başladı. Su şişesini nerede bırakmıştım? Su şişemi gören var mı? Bu... kan mı?
Son soru beni hezeyanımdan kopardı. Öyle ki elimi ağzıma götürüp burnumdan gelen ve yüzüme yapışan kum taneciklerine karışan ıslaklığı hissedecek kadar kendimi toplamıştım. Su kaybı ve bitkinlik bedenimi ele geçiriyordu. Kuruluktan kaçmak için ümitsizce kanın bir kısmının akıp dilimi ıslatmasına göz yumdum. Bunu yapmamın cezası kuru kuru kusmak oldu. Belki tüm bunlar aslında...bir cezaydı.
Bir kez daha telefonumu yokladım; ekranda hiçbir şey olmayacağını, şarjın bittiğini bilmeme rağmen. Elimi cebimden çıkardığımda bir kâğıt süzülerek yere düştü. Kâğıdı almak için eğildiğimde dizlerimin üzerine yığıldım. Yeniden ayağa kalkmaya çalışmadım.
Annemin bana bıraktığı şiirdi bu. Şiire baktım, bulanık görüşüme rağmen sözcükleri görmeye çalıştım. İlk dört dizeyi seçebildim.
Yokluğu sevmen gerek, Varlıktan kaçman, Yalnız kalman gerek, Kimseye gitmemen.
Gözlerimi kırpıştırarak, onları azıcık nemlendirmeye çalışarak oturdum. Yüzümü bu boşluk, hiçlik yoluna çevirmiştim; Kendimden ve beni sevenlerden kaçmıştım ve yapayalnız kalmıştım. Steph'e ve babama yaşadıklarımı anlatmak istesem de bunu yapamadığımı anımsadım. O an bir taş yerine oturdu. Gözlerimi tekrar kırpıştırıp dikkatimi yeniden şiire çevirdim.
Çok faal olman gerek Ve her şeyden bağımsız. Tutsakları teslim etmen gerek Ve özgür olanları zorlaman.
Düz anlamıyla düşünüldüğünde fazlasıyla faal olmuş, kendimi irademin tutsaklığına teslim etmiştim. Belki "özgür olanları zorlamak" sürgünleri yargılanmaları için geri götürmek ve özgür iradeyi korumak anlamına geliyordu. Yutkunmaya çalışsam da boğazım kurumuştu. Annemin bana bu şiiri bırakmasının nedeni bu muydu? Çıkış yolunu bulmamda bana yardım etmek miydi? Lütfen, lütfen, lütfen! Verdiğim her sıcak nefes boğazımı dağlıyor, içimi kavuruyordu. Sonraki dizeleri güçlükle seçebildim.
kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder