23 Ocak 2013 Çarşamba

"Lüzumsuz Adam İshak Alaton'dan bir bölüm..."


- Lüzumsuz Olabilmek -

Hayat, debisi yüksek bir nehir gibir akıyor. Ve biz içindeyiz.

Bu akıntıda kaybolmamak için her zaman teslimiyet ve irade arasında bir denge kurmak zorundayız. Alışkanlıklar bizi iradesizliğe ve kendimizi tamamen akıntıya bırakmaya doğru çekiyor. Buna bir de düşüncesizlik eklenirse...

İnsan sıcağı sıcağına yaşarken ve güçlüyken bunu idrak edemeyebiliyor. Tanrı'nın bir lütfu ki ben bu konuları çok erken yaşlarda düşünmeye başladım. 1992 yılına girerken arada bir yaptığım vicdan muhasebesinden birine odaklandım. Hayatım boyunca hedef olarak belirlediğim limanların önemini sorgulamaya başladım.

65 yaşıma gelmiştim.

Sayısını bilemeyeceğim kalan kısıtlı yıllarım boyunca bana daha çok mutluluk ve huzur verebilecek daha değişik limanlara doğru yol almayı düşledim.

Bu düşüncelere beni sevk eden en önemli faktörler arasında, kaynak işçisi olarak çalıştığım yıllarda, İsveç'te tanıdığım ve çok sevdiğim Dr. Toss'un bana aşıladığı, maddiyatla insan arası ilişkilerle ilgili olsa gerek.

Dr. Toss, Motala'da "yöre doktoru" olarak çalışırdı. Çok varlıklı olup aristokrat bir aileden gelmesine rağmen fabrika işçilerinin yoğun olduğu vasat bir kasabada yaşar, hastalarının çoğundan da para almazdı.

Bir gün bir felsefe sohbetinde bana söylediği o sözü hiç unutmam...

Özetle:

"Sen çok zengin olacaksın ama sakın paraya esir olma, fikirlerini her zaman cesurca söyle..."

Yani, kazandığın para senin altın duvarlı hapishanen olmasın...

Paranın çok iyi bir hizmetkâr olup çok kötü bir efendi olabileceğini daha o yıllarda üstelik fazla para da kazanmadan düşünmeye, anlamaya başlamıştım...

İşte 65'imde yeniden bunları düşündüm...

----

Lüzumsuz Adam İshak Alaton,

Yazan: Mehmet Gündem, Yayınevi: Alfa Yayınları

Alıntın yapıldığı sayfalar: 32, 33.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder