29 Ocak 2013 Salı

Raymond Chandler - Göldeki Kadın


# Raymond Chandler - Göldeki Kadın #

Raymond Chandler'in Göldeki Kadın kitabından bir okuma parçası...

- Philip Marlowe

"Lisanslı özel dedektifim, uzun süredir bu işi yapıyorum. Orta yaşa merdiven dayamış, evlenmemiş yalnız bir kurdum, zengin değilim. Birkaç kez hapse düştüm, boşanma vakalarına bakmam. İçkiyi, kadınları, satrancı ve birkaç şeyi daha severim. Aynasızlar benden pek hazzetmezler, ama iyi anlaşabildiğim bir-iki tanesi var. Buraların yerlisiyim; Santa Rosa'da doğdum, annem de babam da öldü, kardeşim yok, bizim meslekteki herkese olabileceği gibi, eğer bir gün arka sokakların birinde zımbalanırsam, kimse hayatının temel direğinin çöktüğünü falan hissetmeyecek."

1

   Treloar Binası, batı yakasında Altıncı Sokak'ın yanındaki Olive Sokağı'ndaydı; hâlâ da oradadır. Önündeki kaldırım siyah-beyaz kauçuk bloklardan yapılmıştı. Şimdi o blokları, hükümete vermek için kaldırıyorlardı. Bina yöneticisine benzeyen, şapkasız ve solgun yüzlü bir adam yapılan işi izliyordu. Bu, onu üzüyor gibiydi.

   Yanından geçip özel malların satıldığı dükkânlardan oluşan bir pasajdan, geniş, siyah-altın rengi bir koridora geldim. Gillerlain Şirketi, yedinci katta, ön tarafta, platin çerçeveli ve kalın çift camlı kapıların arkasındaydı. Bekleme salonunda Çin halıları, mat gümüş duvarlar, zarif olmasa da şık mobilyalar, sütunlar üzerinde parlak soyut heykel parçaları ve köşede, üçgen şeklinde uzun bir vitrin vardı. Parlak aynalı candan rafları, basamakları, teşhir standları ve çıkıntıları yeryüzünde tasarlanmış tüm göz alıcı şişe ve kutulara sahip gibi görünüyordu. Her mevsim ve her durum için kremler, pudralar, sabunlar ve kolonyalar vardı. Bir nefeste yıkılacakmış gibi görünen uzun ince şişelerde de, dans dersindeki küçük kızlar gibi sevimli saten fiyonklarla bağlanmış küçük pastel şişelerde de çeşitli parfümler vardı. İçlerinden en kıymetli görüneni bodur, kehribar bir şişenin içinde çok küçük ve sade olanıydı. Ortada, göz hizasında duruyordu. etrafı boştu ve üzerinde Gillerlain Regal, Parfümlerin Şampanyası yazan bir etiket vardı. Kesinlikle sahip olunası bir meretti. Boyun çukurunuza sürülen bir damlasıyla pembe inciler yaz yağmuru gibi üstünüze yağmaya başlıyordu.

   Uzak bir köşede ufak, zarif bir sarışın, etrafı parmaklıklarla çevrili küçük bir santralde emniyetli bir şekilde oturuyordu. Kapılarla hizalı yassı bir masada da, masasının üstündeki kabartmalı plakaya göre adı Bayan Adrienne Fromsett olan, ince, uzun boylu, siyah saçlı bir güzel vardı.

   Çelik grisi bir takımı vardı; ceketin altına koyu mavi bir gömlek giymiş ve daha açık tonda bir erkek kravatı takmıştı. Ceketinin üst cebindeki mendilin kenarları ekmek dilimleyecek kadar keskin görünüyordu. Kolunda zincir bir bilezik vardı ve üzerinde başka mücevher yoktu. Siyah saçları yanlara ayrılmıştı ve gevşek, doğal dalgalar halinde omuzlarından dökülüyordu. Pürüzsüz beyaz bir teni, sert kaşları vardı ve büyük siyah gözleri doğru zamanda ve doğru yerde alevlenebilecek gibi görünüyordu.

   Sade kartımı, köşesinde makineli tüfek olmayanı, masasının üstünde koydum ve Bay Derace Kingsley'i görmek istediğimi söyledim.

   Karta baktı ve "Randevunuz var mıydı?" dedi.

   "Yok."

   "Bay Kingsley''le randevusuz görüşmek çok zordur."

   Bu tartışabileceğim bir konu değildi.

   "Ne hakkında görüşecektiniz, Bay Marlowe?"

   "Şahsi bir mesele."

   "Anlıyorum. Bay Kingsley sizi tanıyor mu, Bay Marlowe?"

   "Sanmıyorum. Adımı duymuş olabilir. Teğmen M'Gee'nin gönderdiğini söyleyebilirsiniz."

   "Peki, Bay Kingsley, Teğmen M'Gee'yi tanıyor mu?"

   Kartımı yeni daktilo edilmiş bir antetli kağıt yığınının yanına bıraktı. Geriye doğru yaslanıp bir kolunu masanın üzerine koydu ve küçük altın bir kalemle hafifçe masaya doğru.

   Ona gülümsedim. Santraldeki ufak sarışın, istiridye kabuğuna benzeyen kulağını kabarttı ve yumuşak bir şekilde usulca güldü. Neşe dolu ve hevesli görünüyordu ama kendinden pek de emin değildi; yavru kedilerin pek umursamadığı bir eve yeni alınmış yavru kedi gibiydi.

   "Öyle umuyorum," dedim. "Ama belki de en iyisi kendisine sormaktır."

   Kalemliğini bana fırlatmamak için hızlı hızlı üç mektup imzaladı. Bana bakmadan konuştu.

   "Bay Kingsley toplantıda. Fırsat bulduğum zaman kartınızı ona iletirim."

   Teşekkür ettim ve gidip göründüğünden çok daha rahat olan krom ve deri bir sandalyeye oturdum. Zaman geçtikçe ortama sessizlik çöktü. Ne gelen vardı, ne giden. Bayan Fromsett'in zarif eli kağıtlar üzerinde geziyordu ve bazen santraldeki kedi yavrusunun sessizleşmiş kaçamak bakışları ve girip çıkan fişlerin tıkırtıları sesini yükseliyordu.

------

Raymond Chandler Göldeki Kadın

Polisiye Cepte Serisi, Everest Yayınları, Çev. Gül Bostancı, Ağustos 2012

Alıntının yapıldığı sayfalar: 1, 2, 3.

Bu alıntı tanıtım amacıyla yapılmıştır.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder