22 Ocak 2013 Salı

"Sanat ve Felsefe'den bir bölüm..."


- Hayalleri için çıldıran adam -

"Ben de İncil'i okuyorum ara sıra, tıpkı Michelet'yi, Balzac'ı ya da Eliot'u okuduğum gibi; ama İncil'de babamın gördüklerinden çok daha değişik şeyler görüyorum; babamın o akademik görüşüyle Kutsal Kitap'ta bulduklarını ise ben hiç bulamıyorum orada."

Aralık 1881'de kardeşi Theo'ya böyle yazar 28 yaşındaki Vincent Van Gogh (1853-1890).

Genç ressam, İncil'i tıpkı Michelet'yi, Balzac'ı, Eliot'u okuduğu gibi okuduğunu belirtmekte; Kutsal Kitap'ta babasının görmediği çok farklı şeyler gördüğüne, üstelik onda babasının bulduğu manâları da bulamadığına işaret etmektedir. Oysa bu kanaate ulaşması hiç de kolay olmamıştır. Zikrettiği isimler arasında, bilhassa Michelet, Van Gogh açısından büyük bir önem arz eder. Bu yüzden önce biraz geriye gitmeliyiz; hiç değilse, yedi yıl kadar geriye.

Michelet'nin L'amour et la femme (Aşk ve Kadın) adlı kitabını okuduktan sonra, 21 yaşındaki Van Gogh, 31 Temmuz 1874'de kardeşine şöyle yazacaktır:

"Sevgili Theo,
Michelet'yi okuduğuna ve bu kadar iyi anladığına sevindim. Böylesi bir kitap, aşk denilen şeyin insanların genellikle zannettiklerinden çok daha derin ve çok yönlü olduğunu öğretiyor bize. Bu kitap yepyeni ufuklar açtı bana, aynı zamanda dinsel bir ilham gibi geldi."

Tarih: 25 Eylül 1875. Yukarıdaki satırların üzerinden yaklaşık ondört ay geçmiştir. Genç ressamımız 22 yaşındadır ve Paris'tedir. Kardeşine tavsiyesi de gayet dindarcadır:

"Ora et labora."

Yani: Dua et ve çalış.

Artık kendini İsa'da bulmaktan söz etmekte ve yepyeni bir varlık olmaya çalıştığını îma etmektedir. Dindar ressamın mektubuna sıkıştırdığı şu kısa tavsiye, gerçekte, bize, geçen bu ondört ay içinde nelerin değiştiğini de gösterir:

"Bendeki, Michelet'nin ve benzerlerinin yazdığı tüm kitapları yok edeceğim. Senin de aynı şeyi yapmanı dilerim."

Bir ay sonra, 14 Ekim 1875'de ise tavsiyeyi yineler:

"Sevgili Theo,
Senin kadar kendimi de avutmak için birkaç satır yazıyorum. Kitaplarını yok etmeni söylemiştim, bunu hemen yap. Evet, hemen. Yaparsan huzura kavuşacağına eminim. Aydınlığı, özgürlüğü ara; yaşamın kötülükleri üstüne fazla derinden kafa yorma!"

(...)

Babasının dinini bir türlü hazmedemez; kabullenemez; kendisini ikna etmeyi bir türlü beceremez. Çığlığı çok sade ve bir o kadar da etkileyicidir.

"Din adamlarının Tanrısı, benim için bir kapı tokmağı kadar cansız. Bu durumda ben bir ate mi oluyorum şimdi?"

Ate, yani tanrıtanımaz.

Zavallı Van Gogh, 37 yaşında hayata veda etti, cinnet krizlerine dayanamayıp intihar etmek suretiyle.

Kardeşi Theo da çok gecikmeden, altı ay sonra ağabeyi Vincent'in yanına gitti. Frengiden.

Ne dersiniz, din adamlarının kapı tokmağı kadar cansız olan tanrısına bir türlü ısınamadı diye bu tutkulu adam ate mi oluyor şimdi?

Sırf inanabilmek için çıldıran adam!
Van Gogh.
İnanabilmek için değil belki de, inanamadığı için çıldıran adam!
Sırf güneşe bakabilmek uğruna gözlerinden olan adam!
Adam!

Dücane Cündioğlu Sanat ve Felsefe, Kasım 2012, Kapı Yayınları.

Alıntının yapıldığı sayfalar: "Hayalleri İçin Çıldıran Adam: 99, 100, 101.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder