25 Ocak 2013 Cuma

Uğur Yücel - Yağmur Kesiği


- Yağmur Kesiği -

   Köyün çarşı köpekleri kısık sesle havlıyor, tepe köpekleri utanmadan uluyorlardı. Kuvvetli lodos simsiyah geceye hükümdar, yedi yüz yıllık bulvar çamlarını yerinden oynatıyor. Ağaçların bütün sonbahar yaprakları ana caddeyi örterken canlılar evlerine, cansız yaşayanlar ve hatta gururlu hayaletler kanalizasyonlardan mezarlarına, ziyaret yerlerine çekiliyor. Sokaklardaki uğultu en dirayetli külhanlara bile "kulhüvallahü ahed" okutuyordu.

   Gök gürlemedi parçalandı birden. Evlerin camları patladı. Mezar taşları bulutlara fırladı. Bütün köylüler yüksek sesle haykırdı. İskeletler, Tahtalı Cami'nin avlusuna yığıldılar.

   Sokak köpeklerinin korkudan dalakları patladı. Bazıları bir daha geri dönmemek üzere köyü terk etti. Gökyüzü boşaldı, bütün âlemlerin rengini kattı kendine yağmur. Yağmur geldi. Yağmur inim inim indi birdenbire.

   Şairler Sokağı'ndaki tavan aralarında, tahta odalarda ampuller yandı. Korkarak, elleri titreyerek, yürekleri şipirdeyerek şiire oturdu ihtiyar genç bütün yağmur adamları. Melankolik kadınlar. Şiire oturdular. Romancı Fahir, hayatının en güzel uzun öyküsüne kapandı dışarıda ölüm kokacakken. Bu tip insanlar her hava koşulunda yazardı.

   "Köpeklerin Efendisi" Bobi, nalburun tam önünde saçak altına çökmüş yağmuru dinliyordu. Marika'yı, Madam Sara'nın kömürlüğüne saklayıp bir güzel teselli ettikten sonra köyün bütün köpeklerine nispet, arka ayaklarının üstünde sıçrayarak çarşının göbeğine kurulmuştu. o bütün felaketlerin köpeğiydi. Âlemci, s*kişken ve harbiden kulağı kesikti. Taşan kanalizasyonlardan fırlamış yer cücelerini seyrediyor, olan bitene kahkahalarla gülüyordu. Manzarayı sessizce deniz kıyısına sızan bir gölge bozdu. Karanlık, pis, zifir, ıslak...

   Bobi bu deli yağmurda kıvış kıvış yürüyen gölgeyi gözlerini kısarak izledi. Uzun bedeni ve geniş omuzlarıyla saçak altlarından süzülüyordu biri kıyıya doğru.

   Bobi, nalburun açık kepenklerini kendine tam siper etti. Gölgenin ayakları çıplaktı ve hafif sendeleyerek yürüyordu. Kafası künk gibiydi süzülüp geceyi tehdit eden gölgenin. Hava ağır lağım, toprak, yaprak ve yeni kesilmiş kuzu ciğeri kokuyordu. Bobi, burnunu en isterik biçimde havaya büktü, gölgenin kokusunu alamadı. Eski bir kolonya kokusu geldi burnuna. İspirto, çelik, karpit, briyantin kokusunu not edip tek gözle gölgeyi izlemeyi sürdürdü. Gölge gittikçe hızlandı. Arada bir etrafına bakınıyordu. Birden Cihanyandı Makbule'nin sokağına sızdı gölge. Hızla. Bir seri hayaletler silahşörü gibiydi. Bobi hayatının en aşağılık sürünmesiyle adeta kör yılan gibi gölgenin peşine düştü. Gölge her durduğunda Bobi kendini ıslak toprağa gömdü. Bobi gölgeye yaklaştıkça kokuyu aldı. Ölüm kokuyordu ortalık.

Uğur Yücel Yağmur Kesiği

Can Yayınları, Edebiyat / Öykü, Ocak 2013

Alıntının yapıldığı sayfalar: 53, 54.

Bu alıntı tanıtım amacıyla yapılmıştır.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder