5 Şubat 2013 Salı

James Patterson - Alex Cross

- Alex Cross -

1. Bölüm

"Hiç kimse seni benim gibi sevemez!"


"Alex, ben hamileyim."

O geceyle ilgili her ley o kadar berrak ki. Hâlâ öyle. Geçen bunca yıldan, yaşanan bunca şeyden, tüm o korkunç canilerden, bazen çözülen ve bazen çözülemeyen cinayetlerden sonra bile.

Karanlık yatak odasında kollarımı karım Maria'nın beline dolayıp çenemi omzuna dayayarak öylece durdum. O zamanlar otuz bir yaşındaydım. Hayatımda hiç bu kadar mutlu olmamıştım.

Hiçbir şey bizim Maria, Damon, Jannie ve benim, sahip olduklarımızın yakınından bile geçemezdi.

1993 sonbaharıydı. Şimdi üzerinden milyonlarca yıl geçmiş gibi geliyor. Saat sabahın ikisiydi. Bebeğimiz Jannie, korkunç bir boğmaca geçiriyordu. Benim zavallı tatlı kızım gecenin çoğunda -daha doğrusu birkaç gecedir ki, bu kısacık hayatının büyük bir bölümü sayılırdı- ayaktaydı. Maria, Jannie'yi kucağında sallayarak You Are So Beautiful'u mırıldanıyordu. Ben de kollarımı Maria'ya dolamış onu sallıyordum.

Önce ben uyanmıştım ama ne yaptıysam Jannie'yi yeniden uyutmayı becerememiştim. Bir saat sonra Maria gelip bebeği almıştı. İkimizin de sabah erkenden işi vardı. Ben bir cinayet davasında görevliydim.

"Hamile misin?" dedim Maria'nın omzuna doğru.

"Kötü zamanlama ha, Alex? Bizi daha bir sürü boğmaca, emzik, kakalı bezler ve böyle geceler bekliyor."

"Olayın bu kısmından hoşlandığımı söyleyemeyeceğim. Yani gecenin bir körü ya da sabahın bir vakti uyanmaktan. Ama ben hayatımızı seviyorum, Maria. Bir bebeğimiz daha olacağı için mutluyum."

Maria'ya sarıldım. Janelle'in beşiğinin tepesine asılı radyoyu açtım. Someone to Watch Over Me'yle dans ettik.

Sonra, bana o yarı utangaç yarı şapşal gülümsemelerinden biriyle baktı. Belki, daha ilk geceden beni ona aşık eden gülümsemelerinden biriyle. Maria'yla St. Anthony's'in acil servisinde, acil bir durum sırasında tanışmıştık. Silahla vurulan bir adamı getirmişti. Bir hastasını. İşine yürekten bağlı bir sosyal hizmetler görevlisiydi. Korumacı davranıyordu. Özellikle, benim gibi korkutucu bir cinayet masası dedektifine karşı. Polise güvenmiyordu. Hoş, ben de pek güvenmezdim ya neyse.

Maria'ya daha sıkı sarıldım. "Ben mutluyum. Bunu biliyorsun. Hamile olduğuna sevindim. Hadi bunu kutlayalım. Ben şampanyaları getireyim."

"Aile babası olmak hoşuna gidiyor, ha?"

"Öyle. Neden bilmiyorum ama öyle."

"Gecenin bir yarısında ciyaklayan bebekleri seviyorsun?"

"Bu da geçecek. Değil mi, Janelle? Hey, sana diyorum, küçük hanım."

Maria, gözlerini ağlayan bebeğimizden güçlükle ayırıp dudaklarıma tatlı bir öpücük kondurdu. Ağzı yumuşak, daima davetkar ve seksiydi. Onun öpüşmeyi seviyordum. Nerede ve ne zaman olursa olsun.

Nihayet kollarımdan kurtuldu. "Sen yat, Alex. ikimizin birden uykusuz kalmasına gerek yok. Benim için de dinlen."

O sırada yatak odasındaki bir şeyi fark ettim. Elimde olmadan gülmeye başladım. Maria gülümsedi. "Bu kadar komik olan ne?"

Parmağımla işaret ettim. Üç elma. Her birinde tek bir ısırık vardı. Üç peluş oyuncağın, farklı renklerdeki Barney dinozorlarının ayaklarına dayanmışlardı.

Bizim Damon'ın fantastik oyunlarından biri. Anlaşılan oğlumuz, kız kardeşi Jannie'nin odasında biraz vakit geçirmişti.

Kapıda durup ona baktığımda, Maria'nın yüzünde yine o çekingen gülümseme belirdi. Bana göz kırprtı. Sonra fısıldadı. Ne söylediğini asla unutamayacağım:

"Seni seviyorum, Alex. Hiç kimse seni benim gibi sevemez."

-------

James Patterson Alex Cross,

Artemis Yayınları, Beril T. Uğur, Şubat 2013, sf 1, 2, 3.

Bu alıntı tanıtım amacıyla yapılmıştır.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder