4 Şubat 2013 Pazartesi

Ruhuna Fatiha

- Ruhuna Fatiha -

Pek eli sıkı biri sayılmam, niye öyle olayım ki? Ama verecek, verilenin kıymetini bilecek, minnet duyacak, aldığını iyi yere sarf edecek, hayırlı yerlere kullanacak, hayırla yâd edecek, verenle vermeyeni, nelere rağmen verenle, neleri olup da vermeyeni ayırt edecek insana rastlayamıyorum. Yoksa elbet veririm, vermez miyim? Ama her şeyde olduğu gibi bunda da muhatap bulmak pek zor. Başından atarcasına vermek, ben vereyim de gerisi onun bileceği iş demek, meşhur halîk, balîk diyerek birden kâl ehli olmak bana göre değil. Bilmeyene ne vereceksin?


Alabiliyorsan elindekini al ahlaksızın. Rahmetli dedem, uzun yıllar giydiği paltosunu nihayet bir ihtiyaç sahibine vermiş; vermiş de alan o mübarek şahıs dedemi her gördüğü yerde ömrü boyu eteklemiş, duayı, senayı dilinden düşürmemiş. Dedemin vefatında en yüksek sesle "Helal olsun," diyen bu zat imiş. Tabutu da, o iriyarı dedemin ağır tabutunu da en başta omuzlayan yine bu mûbarek olmuş. İşte böylesini bul da, ne vereceksen ver, değil mi? Nerde. Şimdi ben bir gömleğimi, hırkamı birine şöyle hulûsî kalple uzatacak olsam, herif elinde gönülsüzce, hem de yanımda, evirir çevirir, eskiliğini, akarını kokarını inceler, yüzüme bakmadan, yarım ağız, surat bir karış, hayra değil en ağırından şerre uğramış gibi, hatta malımı elimden alıp beni bir dertten kurtarıyormuş gibi, hatta bir nekese hayır müsaadesi vererek asıl hayır sahibi o imiş gibi yapıp dönüp gidiverir.

Şule Gürbüz Coşkuyla Ölmek, Ruhuna Fatiha, sf 7, 8. İletişim Yayınları.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder