1 Şubat 2013 Cuma

Raymond Chandler - Playback


   # Raymond Chandler - Playback #

   1

   Telefondaki ses sert ve buyurgan gibiydi ama ne dediğini pek anlayamadım - hem yarı uyanık olduğumdan, hem de alıcıyı baş aşağı tuttuğumdam. Alıcıyı zor bela düzeltip homurdandım.

   "Duydunuz mu dediğimi! Ben Clyde Umney, dedim - avukat."

   "Clyde Umney - avukat. Bir sürü yok mu onlardan?"

   "Siz Marlowe değil misiniz?"

   "Evet. Galiba." Kol saatime baktım. Sabahın 6.30'uydu, en parlak olduğum saat sayılmaz.

   "Bana küstahlık etmeyin, delikanlı."

   "Kusura bakmayın, Bay Umney, ama delikanlı değilim - ihtiyarım, yorgunum ve kahvesizim. Ne yapabilirim sizin için, efendim?"

   "Saat sekiz'de Super Chief trenini karşılayacaksınız, yolcular arasındaki bir kızı bulacaksınız, bir yere yerleşene kadar izleyeceksiniz, sonra da bana rapor vereceksiniz. Anlaşıldı mı?"

   "Hayır."

   "Neden?" diye öfkelendi.

   "İşi kabul edebileceğimden emin olacak kadar bilgim yok."

   "Ben Clyde Um -"

  "Yapmayın," diye araya girdim. "Sinir krizine girebilirim. Olay nedir, anlatın. Belki bir başka dedektif daha yararlı olur. FBI tipi işler yapmadım hiç."

   "Ya. Sekreterim, Bayan Vermilyea, yarım saat sonra büronuzda olacak. Gerekli bilgileri size iletecek. Bayan Vermilyea çok iyi çalışan birisidir. Umarım siz de öylesinizdir.

   "Kahvaltımı ettikten sonra daha iyi çalışırım. Söyleyin, buraya gelsin, olur mu?"

   "Burası dediğiniz neresi?"

    Yucca caddesindeki evimin adresini verdim, nasıl ulaşacağını anlattım.

  "Peki," dedi gönülsüzce, "ama bir noktanın çok iyi anlaşılmasını istiyorum. Bu kızın izlendiğini kesinlikle bilmemesi gerek. Bu çok önemli. Washington'daki çok etkin bir avukatlık firması adına hareket etmekteyim. Bayan Vermilyea size masraflarınız için bir miktar para ve 250 $ avans verecek. Çok etkin bir  çalışma bekliyorum sizden. Ve lafla zaman harcamayalım."

   "Elimden geleni yapacağım, Bay Umney."

   Telefonu kapadı. Yataktan sürünerek kalktım, duş yaptım, tıraş oldum, kapı çaldığında da üçüncü fincan kahvemle koklaşıyordum.

   "Ben Bayan Vermilyea, Bay Umney'nin sekreteriyim," dedi, biraz sevimsiz bir sesle.

   "Lütfen, buyurun."

   Bayağı fıstık bir şeydi. Kemerli beyaz bir yağmurluk giymişti, şapkası yoktu ve sevgiyle yapılmış platin sarısı saçları, yağmurluğuna uyan kısa çizmeleri, katlanır plastik şemsiyesi ve bana ayıp bir söz söylemişim gibi bakan çakır gözleri vardı. Yağmurluğunu çıkarmasına yardım ettim. Çok güzel kokuyordu.

   Bakması - görebildiğim kadarıyla - hiç de sıkıntı vermeyen bacakları vardı. Gece rengi şeffaf çoraplar giymişti. Oldukça dik baktım bunlara, özellikle de bacak bacak üstüne atıp sigarasını bana, yakmam için uzattığında.

   "Christian Dior," dedi, pek gizleyemediğim düşüncelerimi okuyarak. "Başka şey giymem. Ateş, lütfen."

   "Başka şeyler de giymişsiniz bugün," dedim, çakmadığımı çakarak.

   "Sabahın bu erken saatinde bana asılınmasından hoşlanmam."

   "Hangi saat size uygun, Bayan Vermilyea?"

   Biraz soğukça gülümsedi, çantasını karıştırıp sarı bir zarf fırlattı bana doğru. "Sanırım işinize yarayacak her şeyi bulacaksınız burada."

   "Her şeyi mi? - sanmam."

   "İşine baksana sen, salak. Çok şey duydum hakkında. Bay Umney neden seni seçti sanıyorsun? Seçmedi. Ben seçtim. Bacaklarıma bakmayı da bırak."

---------

Raymond Chandler - Playback

Everest Yayınları, Çev. Sinan Fişek, Ocak 2013

Bu alıntı tanıtım amacıyla yapılmıştır.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder