15 Nisan 2013 Pazartesi

1 Mayıs 1977

                                                 

"Saat 18:00'e doğru, DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler'in konuşmasını bitirmesinin hemen ardından ilk kurşun sesleri duyuldu. Bu ilk sesleri çok daha fazla sayıda silah patlaması izledi.

Pek çok tanığın iddia ettiğine göre, meydana bakan Sular İdaresi'nin üstünden ve bugün The Marmara Taksim olarak adlandırılan dönemin Intercontinental Oteli'nin pencerelerinden alana kurşun sıkıldı. Ardından polis panzerleri siren çalıp su sıkarak meydana, insanların üstüne sürüldü.

Art arda büyük patlamalar oluyor, panik kontrol edilemez hale geliyordu.

Yüz binlerce kişinin doldurduğu meydan fırtınalı bir deniz gibi dalgalanmaya, insanlar can havliyle devasa gruplar halinde kaçışmaya başladı. Büyük insan kitleleri Taksim'e açılan cadde ve sokaklara daracık kayalık bir boğazdan geçmeye çalışan deli ırmaklar gibi akıyordu.

Meydan boşaldığında geride yalnızca kurşunla vurulanlar, ezilenler ve kaçarken yitirilen on binlerce ayakkabı kaldı.

Olayla ilgili iddianameye göre o gün Taksim'de 34 kişi öldü, yüzlerce kişi yaralandı. 34 kişinin beşi, biri polis olmak üzere kurşunla vurularak; 29'u izdiham sırasında nefes alamadığı için boğularak ya da ezilerek ölmüştü. Yaralıların 34'ü baş ve göğüslerinden kurşunla vurulmuş ancak hiçbiri yaşamını yitirmemişti.

Kurşunla vurularak ölenlerden üçü DİSK güvenlik ekibi içinde yer alan UZEL fabrikası işçileriydi. Üçü de Taksim Meydanı'nın Tarlabaşı girişinde vurulup öldü...

Tıpkı Gabriel García Márquez'in ünlü Kırmızı Pazartesi romanındaki gibi 1 Mayıs 1977'de de herkesin bildiği, korktuğu hatta neredeyse beklediği felaket; göstere göstere, bağıra bağıra geldi, yapacağını yaptı.

Ancak romanla gerçek yaşam arasında çok önemli bir fark var: 1 Mayıs 1977 katliamının sorumluları asla bulunamadı, bulunmak istenmedi...

Sonraki yıllarda cinayetler çığ gibi büyüdü. Yalnızca sol ve sağ arasında değil sol içinde de silahlı çatışmalar ve cinayetler hızla yayıldı. Pek çok "solcu" bizzat "solcular" tarafından katledildi.

Üç yıl sonra gelen 12 Eylül 1980 darbesinin ardından, sorumluları arayıp bulacak ve adaleti yerine getirmeye kalkışacak kimse zaten kalmadı."

Korhan Atay, 1 Mayıs 1977 - İşçi Bayramı Neden ve Nasıl Kana Bulandı?, Nisan 2013, Metis Yayınları.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder