15 Nisan 2013 Pazartesi

"Jack Kerouac - Big Sur" Okuma parçası

# Jack Kerouac, Big Sur" Okuma parçası...

Jack Kerouac'tan Yolda'nın devamı niteliğindeki bir roman Big Sur, olgunlaşma çağındaki yazarın, kendisi ve hayatıyla hesaplaştığı, gerçeklere dayalı bir roman. Anılar birikmiş, tayfa toplanmış, şişeler dizilmiş yine. Delicesine, coşku ve sevgiyle, yol devam ediyor. Yaşam denen oyun sürüyor, sürüyor, sürüyor. Dibine kadar.

                          

- 1 -

Kilise çanlarından rüzgârla savrulan hüzünlü bir "Kathleen" ezgisi yoksul arka sokaklardan doğru yayılırken ben, bir içki âleminden daha derin kederler, gözlerimde çapaklarla uyandım ve arka sokaklarda serserilerle takılıp ahmakça sarhoş olarak San Francisco'ya "gizlice dönüşümü" berbat ettiğim ve dosdoğru North Beach'e, bizimkileri görmeye gittiğim için inim inim inledim, Lorenzo Monsanto'yla yazışmalarımıza, şehre sessizce sokulacağımı, onu telefonla arayıp Adam Yulch ya da Lalagy Pulvertaft (onlar da yazardır) gibi bir isim kullanacağımı, bunun üzerine onun beni arabasıyla gizlice Big Sur korusundaki kulübesine götüreceğini ve orada, tek başıma, kimse beni rahatsız etmeksizin altı hafta boyunca sırf odun keserek, su çekerek, yazarak, uyuyarak, yürüyüşlere çıkarak kalacağımı ana hatlarıyla belirten karşılıklı koca koca mektuplarımıza karşın hem de - Oysa cumartesi gecesi, kelekliklerin doruğunda, küp gibi City Lights kitabevine daldım ve oradaki herkes beni tanıdı (tebdil-i kıyafet babında balıkçı takkemi ve balıkçı kabanımla sugeçirmez pantolonumu giymeme rağmen) ve tabii sonunda tüm o ünlü barlarda herkes körkütük sarhoş olmuştu "Bitnikler Kralı" yeniden şehre dönmüş, millete bedava içki ısmarlamalar falan - Tam iki gün sürdü, Lorenzo'nun şehrin arka sokaklarındaki "gizli" otelime (4. Sokak'la Howard'ın kesiştiği yerdeki Mars Oteli) beni almaya geleceğini söylediği Pazar günü dahil, işe bakın ki beni aradığında yanıt veren olmuyor, o da komiye kapımı açtırıyor, bir de ne görsün, ben yerde şişelerin arasında yatmaktayım, Ben Fagan kısmen karyolanın altına uzanmış, bitnik ressam Robert Browning ise yatakta, horlamakta - Şöyle demiş Lorenzo o zaman kendine "Gelecek hafta sonu gelip alayım onu, herhalde bir hafta boyunca kentte içmek istiyor (her zamanki gibi herhalde)" ve doğrusunu yaptığını düşünerek arabasına atladığı gibi, pırr, bensiz, Big Sur'deki kulübesine gidiyor, ama Tanrım, ben uyandığımda Ben ile Browning çoktan uzamış, beni yatağa boca etmeyi de unutmamışlar, bu arada dışarıdaki çanlardan gelen "I'll Take You Home Again Kathleen"i dinliyorum, bizim o tüyler ürpertici, akşamdan kalma Frisco'nun damlarında esen sisli rüzgârda öylesine hüzünlü ki, vay be, nasıl da yolun sonuna gelmişim böyle, bırakın kentte bir dakika ayakta kalmayı becermeyi, kendimi ormanda bir sığınağa sürüyecek denli hal kalmamış bende - Beni meşhur eden kitap "Yol"un yayımlanmasından bu yana evden (anamın evinden) uzaklara gittiğim ilk yolculuk bu, hem de öyle meşhur olmuştum ki üç yıl boyunca sonu gelmez telgraflar, telefon çağrıları, istekler, postalar, ziyaretçiler, gazete muhabirleri ve tüm o diğer bokyedicibaşılar yüzünden aklımı kaçırıyordum neredeyse (oturmuş bir öykü yazmaya başlamışım, bodrum penceremden kalın bir ses çığırıyor:"MEŞGUL MÜSÜNÜZ?") hatta bir keresinde bir muhabir koşarak yatak odama daldı, tam da pijamalarımla oturmuş, bir rüyamı yazmaya çalıştığım sırada - Gençler, başımı dinlemek amacıyla evimin etrafına diktiğim 1.80 metrelik çiti aşıp içeri giriyor - Ellerinde şişelerle toplanmış gruplar çalışma odamın penceresinden bağrışıyor "İn aşağı da içelim, hep çalışmak, hiç eğlenmemek Jack'i bozar!"

----

Jack Kerouac, Big Sur, Çev. Nevzat Erkmen, Roman, Nisan 2013, Siren Yayınları.

Bu alıntı tanıtım amacıyla yapılmıştır.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder