16 Nisan 2013 Salı

"Hilary Mantel - Ölüleri Getirin" Okuma parçası

# "Hilary Mantel - Ölüleri Getirin" Okuma parçası #

Hilary Mantel, daha önce Kurtlar Hanedanı romanıyla İngiltere'nin ve dünyanın en saygın edebiyat ödüllerinden biri olan Man Booker'ı kazanmıştı. Tudors Efsaneleri serisinin ikinci kitabı olan Ölüleri Getirin ile bu ödülü ikinci kez kazanarak tarihe geçen yazarın bu kitabı yine önceki kitap gibi Artemis Yayınları'ndan çıktı...

                                

- 1 -

Şahinler - Eylül 1535, Wiltshire

Çocukları gökyüzünden dökülüyordu. Arkasında uzayan İngiltere topraklarında, at sırtında, olanları izliyordu. Yaldızlı kanatları ve kan çanağına dönmüş gözleriyle çocuklar düşüyordu. Grace Cromwell, incecik havanın içinde süzülüyordu. Avını kaparken sessizdi. Sahibinin yumruğuna doğru süzülürken de... Ancak oraya konduktan sonra ses çıkarmaya başladı. Tüylerin hışırtısı ve bir inilti, bir iç çekiş ve kanatların dalgalanışı, boğazından gelen minik bir gıdaklama sesi... Hepsi samimi, bir kız evlat gibi ve adeta tenkit edercesine bir kabullenişin sesleriydi. Göğsünde kan lekesi vardı. Pençelerinin arasında bir et parçası tutuyordu.

Daha sonra Henry, "Kızların bugün iyi uçtu," demişti. Şahin Anne Cromwell, Kral'ın yanında rahatça sohbet ederek at süren Rafe Sadler'ın eldivenine doğru sıçradı. Yorulmuşlardı. Gün batıyordu ve hep birlikte, dizginleri binek atlarının boyunlarına vura vura Wolf Hall'a dönüyorlardı. Thomas'ın karısı ve iki kardeşi ertesi gün yola çıkacaktı. Kemikleri uzun zaman önce Londra topraklarına gömülmüş olan o ölü kadınlar şimdi yer değiştirecekti. Şahinler, gökyüzünün yükseklerinde ağırlıksızmış gibi parlıyordu. Kimseye merhamet etmiyorlardı. Kimseye yanıt vermiyorlardı. Yaşamları gösterişsizdi. Aşağı baktıklarında, avları dışında hiçbir şey görmüyorlardı. Avcıların verdikleri ödülleri alıyorlardı. Çırpınan, korkan bir evren görüyorlardı. Yemekleriyle dolu bir evren...

Tüm yaz böyle geçmişti: Bir parçalama cümbüşü, uçuşan tüylerle postlar, tazıların savuşturması ve bastırması, yorgun atların üzerine düşme, yara, burkulma ve şişliklere kibar beyefendilerce bakılması.

Sonra güneş, en azından birkaç günlüğüne Henry'nin üzerinde parladı. Öğleden önce bir ara, batı tarafından gelen bulutlar toplandı ve iri damlalar halinde yağmur yağdı. Sonra güneş kavurucu bir sıcaklıkla yeniden belirdi. Artık gökyüzü öyle parlaktı ki cenneti görebilir, azizlerin orada neler yaptıklarını dikizleyebilirdiniz.

İndikleri atları seyislere emanet ederek Kral'ı beklemeye başladıklarında, Thomas'ın zihni evrak işleriyle meşguldü: Saray nereye giderse oraya doğru dörtnala koşan ulaklarca Whitehall'dan getirilen yazılar. Seymour'larla yenecek yemekte ev sahiplerinin anlatmak istediği hikayeleri erteleyecekti. Bu akşam gayet karmaşık, keyifli ve samimi görünen Kral'ın teşebbüs edeceği herhangi bir şeyi. Kral, yatağına gittiğinde, Thomas'ın gece mesaisi başlayacaktı.

Gün çekilmiş olsa da Henry içeri girme konusunda isteksizdi. Orada öylece durup etrafına bakınıyor, atların terini soluyordu. Alnında geniş, tuğla kırmızısı bir güneş yanığı çizgisi vardı. Günün erken saatlerinde şapkasını kaybetmişti. Adet olduğu üzere tüm av ekibi de kendi şapkalarını çıkarmak zorunda kalmıştı. Kral, tüm değiştirme tekliflerini reddetmişti. Tarlaların ve korunun üzerine akşam karanlığı çökerken, hizmetkarlar kararan çimlerin üzerinde siyah bir tüy ya da avcının nişanını, altından yapılma St. Hubert'in safir gözlerinin parıltısını aramaya koyulacaktı.

Ölüleri Getirin, Hilary Mantel, Çev. Elif Nihan Akbaş, Roman, Nisan 2013, Artemis Yayınları.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder