7 Haziran 2013 Cuma

Michel Houellebecq - Temel Parçacıklar | Kitaptan okuma parçası

# Michel Houellebecq - Temel Parçacıklar | Kitaptan okuma parçası #

Kuşatılmış Yaşamlar ile Harita ve Topraklar gibi önemli kitapların yazarı Houellebecq'in yeni binyılın hemen öncesinde kaleme aldığı insan ilişkilerine karamsar bir gerçekçilikle yaklaşan bu roman yayımlandığında, gerek dili gerek bazı temel meselelere alışılmışın dışındaki yaklaşımıyla dünyada adeta bir manevi kaos yarattı. 2000'lerin insanını yeni Frankenstein olarak kendi kendisiyle tanıştırdı.

                         

Birinci Bölüm: Yitik Krallık

1 Temmuz 1998 bir çarşambaydı. Djerzinski de, veda partisini, alışılmış bir durum değilse de, normal olarak bir salı akşamı düzenledi. Dondurulmuş embriyon kazanları arasında kalan ve bunların fazlalığından arada kaybolmuş gibi duran Brandt marka buzdolabı, şampanya şişelerine ev sahipliği yaptı. Genelde bu buzdolabı kimyasal maddelerin korunması için kullanılıyordu.

On beş kişi için dört şişe kıl payı yetecekti. Zaten her şey kıl payıydı; oradakileri bir araya getiren gerekçeler yüzeyseldi; patavatsızca kullanılacak bir sözcükle, ters bir bakışla, herkesi arabasına koşturacak, topluluğu dağıtabilecek bir hava vardı. Bodrum katında, beyaz fayans döşemeli, Almanya'daki göllerin bir posteriyle süslü, havalandırmalı bir odada toplanmışlardı. Hiç kimse fotoğraf çekmeyi önermedi. Yılbaşında gelen genç bir araştırmacı, aptal görünümlü bir sakallı, araba park etmedeki güçlüğünü bahane ederek birkaç dakika sonra sıvıştı. Davetliler arasında giderek belirginleşen bir rahatsızlık yayıldı. Tatil yaklaşmıştı. Kimileri baba evine gidecek, kimileri de yeşil turizm yapacaktı. Konuşmalar havada ağır ağır ilerliyordu. Toplantı çok çabuk dağıldı.

On dokuz otuzda her şey bitmişti. Djerzinski, otoparkta, uzun siyah saçlı, bembeyaz tenli, iri memeli bir kadın meslektaşıyla birlikte yürüdü. Kadın Djerzinski'den biraz daha yaşlıydı; büyük bir olasılıkla onun yerine araştırma biriminin başına geçecekti. Yayınlarının çoğu, sirkesineğinin DAF-3 geni üstüneydi; bekârdı.

Toyota'sının önüne gelince Djerzinski gülümseyerek bir elini araştırmacı kadına uzattı (birkaç saniyeden beri, bu hareketi bir gülümsemeyle birleştirerek yapmayı tasarlıyor, zihinsel olarak hazırlanıyordu buna.) Avuçları, yavaş yavaş sallanarak kenetlendi. Biraz sonra bu el sıkışmanın sıcaklıktan yoksun olduğunu düşündü; durum göz önünde bulundurulursa, bakanların ya da kimi varyete şarkıcılarının yaptığı gibi, öpüşebilirlerdi de.

Vedalaşma bitince, kendisine uzun gelen beş dakika boyunca, arabasında durdu. Kadın niçin hareket etmiyordu? Brahms dinleyerek mastürbasyon mu yapıyordu? Ya da tam tersine meslek yaşamını, yeni sorumluluklarını mı düşünüyordu? Eğer öyleyse, bundan memnunluk duyuyor muydu? Sonunda genetikçinin Golf'ü otoparktan çıktı; Djerzinski yeniden yalnızdı. Çok şahane bir gündü, hâlâ sıcaktı. Yaz başındaki bu haftalarda her şey ışıltılı bir devinimsizlik içinde taş kesilmiş gibi görünüyordu. Oysa, Djerzinski artık gündüzlerin kısalmaya başladığını bilincindeydi.

Arabasını hareket ettirirken ayrıcalıklı bir ortamda çalışmış olduğunu düşündü. "Palaiseau'da yaşayarak ayrıcalıklı bir ortamdan yaralandığınızı düşünüyor musunuz?" sorusuna, burada yaşayanların yüzde 63'ü, "Evet," yanıtını veriyordu. Bu anlaşılabilir bir durumdu; evler yüksek değildi, aralarında çim ekili alanlar bulunuyordu. Birçok büyük alışveriş merkezi yaşamı kolaylaştırıyordu. Yaşam kalitesi kavramı, Palaiseau söz konusu olunca pek aşırı gelmiyordu.

Paris yönünde Güney Otoyolu ıssızdı. Djerzinski, öğrencilik yıllarında gördüğü Yeni Zelanda yapımı bir bilimkurgu filminde gibiydi; tüm canlılar yok olduktan sonra yeryüzünde kalan son insan. Havadaki bir şeyler, acımasız bir kıyameti çağrıştırıyordu.

---

Michel Houellebecq - Temel Parçacıklar | Can Yayınları, Roman, Çeviren Osman Senemoğlu, 312 sayfa, Mayıs 2013.

Bu alıntı tanıtım amaçlı yapılmıştır.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder