6 Haziran 2013 Perşembe

Osman Aysu - Önce Aşk | Kitaptan okuma parçası

# Osman Aysu - Önce Aşk | Kitaptan okuma parçası #

Polisiye ve gerilimin usta kalemi Osman Aysu’dan bu defa aşk dolu bir roman: Önce Aşk.


- 1 -

Kandilli vapur iskelesine inen yolun başında durakladım. Kısa bir an niye buraya geldiğimi düşündüm. Vapura binmek gibi bir niyetim yoktu.

Buruk bir şekilde gülümsedim.

Anılar... Beni buraya çeken tek şey kuşkusuz anılardı. Onun anıları...

Esintisiz bir sonbahar günüydü. Deniz de oldukça durgundu. Karşı kıyıya baktım, Rumeli sahili güz güneşinin insanı hüzünlendiren donukluğuyla kaplıydı. Her şey sakindi, tek fırtına ruhumu boğan, zihnimdeki acı-tatlı hatıraları yeniden canlandıran bu yerdi.

Öylece bakamaya devam ettim. İskeleye doğru yürüyemedim. Gözüm sadece sol taraftaki balık restoranına takıldı. Özellikle de cam kenarındaki masaya.

Onunla ilk yemeğimizi o masada yemiş, ilk şarabımızı o masada yudumlamıştık.

Bunları düşünürken tam olarak ne hissettiğimi bilmiyordum. Kin mi, nefret mi, pişmanlık mı, yoksa bir türlü koparıp yüreğimden atamadığım sevgi miydi? Emin değildim. Ama beni buraya çeken şey ona duyduğum nefret olamazdı.

Niye olayları mantıklı değerlendiremiyordum; pekâlâ biliyordum ki ona hâlâ sırılsıklam âşıktım, ama bunu kabul etmek istemiyordum. Gururum kırılmış, incinmiştim. Kuşkusuz aşk yüzünden incinen tek erkek ben değildim. Ayrıca sonuncu da olmayacaktım.

Dudaklarım bir kez daha gerildi. Bana söylediği bir cümle aklıma gelmişti, "Sen acı çekmekten hoşlanıyorsun," demişti.

Doğru muydu gerçekten?

Böyle marazi bir illetim mi vardı? Bu doğru değildi; tıpkı o günkü gibi içimde bir öfke duydum. Zaten aşk marazi bir şey değil miydi? Ben kesinlikle acı çekmekten hoşlanmıyordum, ama onun vefasızlığı ne yazık ki bana acı veriyordu.

Silkindim.

Buraya gelmemeliydim. Bunu kendime yapmamalıydım. Ama nedense acılarım hep taptaze tutmaya çalışıyordum. Oysa hemen arabama atlayıp buradan uzaklaşmalıydım, hem de hiç arkama bakmadan. Mantıklı olan buydu.

Öyle mi yaptım?

Hayır, tam aksine... Hızlı adımlarla yemek yediğimiz restorana doğru yürüdüm, hiç düşünmeden içeriye girdim.

Garsonlar şaşırmış bir şekilde bakıyorlardı. Vakit öğle yemeği için henüz erkendi... Çipil gözlü, belli ki dün geceki hizmetinden dolayı geç yatmış ve bu yüzden uykusunu alamamış genç bir garson yanıma yaklaştı.

"Buyurun, efendim," dedi sakin bir şekilde.

"Bana balık ve şarap getir," dedim.

Bunun üzerine elindeki mönüyü bana uzattı. ne mönüye ne de yüzüne baktım, "Boş ver," dedim. "Seçimi sana bırakıyorum. Hangisini seçersen kabulüm. Sadece ızgara olsun."

Hâlâ yüzüne bakmıyordum, ama şaşkınlığının devam ettiğini hissedebiliyordum. Neden mi ızgara seçmiştim, çünkü Eliz'le buraya geldiğimiz o akşam tava balıklarını ağır bulduğu için ızgara balık yemiştik.

Garson tam yanımdan ayrılıyordu ki arkasından seslendim: "Ha, şarapta Kalecik Karası-shiraz ve 2009 rekoltesi olsun," dedim.

Kesinlikle bir kez daha şaşkınlıkla yüzüme bakmış olmalı. Ama bu hiç umurumda değildi. Eliz'le birlikte o şarabı içmiştik.

---

Osman Aysu - Önce Aşk | Alfa Yayınları, Roman, 190 sayfa, Haziran 2013.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder