Bir 'Yunus' Romanı OD (Cep Boy)
Bir 'Yunus' Romanı OD (Cep Boy), tabi ki başarılı yazar İskender Pala tarafından yazılmıştır.
http://kitapgalerisi.com'da %30 indirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Kapı Yayınları, Roman, 405 sayfa, 9786055107147, Eylül / 2013
http://kitapgalerisi.com'da %30 indirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Kapı Yayınları, Roman, 405 sayfa, 9786055107147, Eylül / 2013
Kitabın 1. 2. ve 3. sayfaları siz değerli okurlarımız için yazılmıştır.
1320, herhangi bir gün:
yok edilen şiir/er- Turakçın Baha'nın mezarı - yerde mahluklar, suda balıklar, gökte melekler - ben iken benlikten kurtulmak - Bizim Yunus
Her bilenden ziyade bilen bulunur. Bunu tecrübeyle öğrendim. Her şeyi bildiğimi zannettiğim zamanlar da artık geride kaldı. Ne var ki, eski bilgiçliğim ağır bir bedel ödememe sebep oldu ve bu yüzden tarih benim adımı "her şeye karışan çokbilmiş bir ukala" olarak kaydetti. Oysa size anlatacağım o günün hikâyesinden sonra hayata ve eşyaya bakışım değişmişti. O günden sonra bildiğimi unuttum, unutarak yeniden bildim. Bilgi ile hikmetin, malumat ile irfanın ayrımına vardım ve geri kalan hayatımı asla bilgiçlik taslayarak yaşamadım.
Adım Kasım. Talebelik yıllarımdan kalma lakabımla bana Molla Kasım derler. Hayatım boyunca hep çok seve sahip olmayı değil, az şeye ihtiyaç duymayı istemişimdir. Zenginliğim ilim yolundan olsun diyerek ilmin peşine düşenlerdenim. Şimdi anlatacağım şeyleri yaşamamış olsaydım, Bizim Yunusu anlatan bu kitap size ulaşmayabilir, bunun yerine Bizim Yunus'un iki bin kadar şiirini daha okuyor olabilirdiniz. Evet. ben suçluyum!.. Kendimi Yunusa adamış biri olarak bu suçumu affettirebileceğimden de şüpheliyim. Çünkü bütün yazacaklarım, bir zamanlar yırtıp yaktığım veya ırmağa attığım bir tek şiirin bir tek mısraı bile etmez. 0 şiirler ki Yunus demişti, elbette onların tek bir mısraı benim bir cilt dolusu sayıklamalarıma bedeldir.
On yıl Şam. üç yıl Isfahan ve altı yıl da Konya medreselerinde okudum. Fıkıh ve hadis ilmiyle meşgul oldum. 0 yıllarda Anadolu'nun her yanında pıtırak gibi bitiveren tarikatlar, oldum olası as; bımı bozardı. Bir adamın şeyh sıfatıyla ortaya çı kıp "İslam'ı şöyle yaşayın, Allah'ı böyle anın!" diye kurallar koymasını da, o şeyhin öldükten sonra bölünen tarikatını ve kurallarını da insanları aldatan birer tuzak gibi görür, bunların şeriat ilmiyle de. Kuranla da alakalan yok, diye düşünürdüm, Hafız idim, çok kitap okur. her okuduğum kitabı Allah'ın Kitabıyla tartar, eksiklerini bulursam kal dırır atardım. Şiirle İlgilenir, kendimce şiirler de söylerdim. Ebu Said Bahadır Han'ın, İlhanlı Devleti tahtına oturduğu yıldaydı. Konya'da Müderris Fazlullah Efendi diye birisinin "ilm-i fıkıh" adı altında Kitab'a aykırı şeyler anlattığım duydum. Ona haddini bildirmek üzere Söğüt'ten yola çıkmış, Konya'ya gidiyordum. Sakarya Suyu kenarında bir çeşme başında azıcık oyalandım. Hemen yan tarafta üstü açık bir türbe ile birkaç kabir vardı. Birisi kötü bir yazı ile "Burada Turakçın Baba ite erenlerden birkaç yoldaşı yatar!" diye yazmıştı. Kim ola ki diyerek bir Fatiha okudum. Mekanın ruhaniyetl var gibi geldi bana. Hani insanı kuşatıp sarıveren bir ruhaniyet. Biraz rahatlamaya, ferahlamaya ihtiyacım olduğunu düşündüm. Sonbahar rüzgârları esiyordu. Kendime siperli bir yer bulup eşyamı yerleştirdim ve oltamı çaya saldım. Birkaç çalı çırpı yaktım. Bir yandan ısınıp, bir yandan tutacağım balıkları pişirecektim. Sonra aklıma geldi. Akşam yolda yarı çıplak, saçı sakalına karışmış meczup bir derviş, yağmurun altında elime bir tomar kâğıt tutuşturmuş, "Bunu sana gönderdi gönderen, oku bakalım!" diyerek kaçıp gitmişti. Yağmur çok şiddetliydi ama dervişin açık elindeki tomara bir damla bile düşmemişti. Hayret etmiştim. Tabii hızla elinden alıp torbama atlım...
Bu içerik tanıtım amaçlı yazılmıştır.
Bu içerik tanıtım amaçlı yazılmıştır.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.
kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder