Boleyn Kralı, Laura Andersen tarafından yazılmıştır.http://kitapgalerisi.com'da %20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Aspendos Yayınları, Roman, 360 Sayfa, 9786055175320, Eylül/2013
Kitabın 238. ve 239. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
Calais'ten planlı olarak çekilmelerinin ardından, İngiliz orduları Le Havre ve Harfleur'ü limanla birlikte ele geçirmişler ve Rouen'i kuşatmışlardı. Güneşli Temmuz yerini hem erkekleri hem de atlan perişan eden Ağustos yağmurlarına bırakıyordu. Yağmurlar savunmaları yıkmaya çalışmak kadar sıkıcı ve uzundu. Rouen'de ihtiyaçlar doğru dürüst bir şekilde karşılanmıştı. Bir günlük gecikme bile kasaba için olduğu kadar İngilizler için de tehlikeliydi. Savaşın bir mevsimi vardı ve Dominic eğer harekete geçmezlerse kışı da savaşarak geçirmek zorunda kalacaklarını biliyordu. Şimdiden hastalık kampta görülmeye başlanmıştı.
Ele geçirdiklerini tutmaları gerektiğini düşünenler vardı, uzun dönem için Le Havre ve Harfleur'ü ve çürümesi için belayı Henri'nin tarafına bırakılması gerektiğini savunuyorlardı. Diğerleri ise yüzyıldır ele geçiremedikleri avantajla hızla ilerlemek istiyorlardı. Ve tartışma devam ederken, Rouen'in içindeki Renaud LeClerc'e daha iyi plan yapması ve her türlü olasılık için hazırlanması için verdikleri her gün bir hediyeydi. Harekete geçmemeleri Dominic'i çok kızdırıyordu.
Ama artık değil. Northumberland'ın bile ikna edilebileceği bir planı vardı en sonunda. Dominic için Kont Marshal'ı ikna etmek Wiliiam'ı ikna etmek kadar önemli değildi kuşkusuz. Savaş alanında olduğu müddetçe, kararlar krala aitti.
Northumberland ve Sussex'in günlük raporlarla uğraştığı çadıra daldı. William masada oturmuş mektupları okumakla ve imzalamakla meşguldü, dinlemiyor gibi görünüyordu ama Dominic bunun bir yanılgı olduğunu biliyordu. William aynı anda on işi yapabilir ve duyduklarını kelimesi kelimesine hatırlayabilirdi.
Diğerleri tedarik yollan üzerine tartışmaya devam ederken Dominic'e yaklaştı, üzerindeki çamur sıçramış altın sarısı sivil ceketine bakarak, "Seni neden marki yapmakla uğraştığımı bana tekrar söylesene. Başka bir adam olsa yeni unvanı ve renkleri ile böbürlenerek dolaşırdı," dedi.
Calais'ten ayrıldıkları ve William'ın Dominic'i her zamanki altın sarısı sivil ceketinin içinde gördüğü ilk günden beri, iki haftadır William alay etmekten kendini alamıyordu.
Dominic yeni renklerini denizde giymek istemediği üzerine beceriksiz cevaplar verirken nedenin, açıkça ifade edememişti. Gerçek daha da belirsizdi. Exeter renklerini üzerinde taşımak için zamanının henüz gelmediğini hissediyordu. Her gün düzgün bir şekilde çadırında asıl duran cekete ve flamaya bakıyor ve onunla konuştuklarım hissediyordu: Henüz değil.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.
kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder