5 Eylül 2013 Perşembe

Tecrübesizliğin Şansındır

Tecrübesizliğin Şansındır

Tecrübesizliğin Şansındır

Tecrübesizliğin Şansındır, Ahmet Paksoy tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da %30 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Alfa Yayınları, Ekonomi İş Dünyası, 165 sayfa, 9786051067520, Eylül / 2013


Kitabın 13.14. ve 15. sayfalarından alıntı yapılmıştır.


YENİ BİR HAYAT: AKADEMİSYENLİKTEN YÖNETİM KURULU ÜYELİĞİNE
Akademisyenlik yaptığım üniversitedeki mühendislik eko­nomisi dersinden çıktım. Avcılar' dan bulduğum ilk araçla Karaköy'e gidiyorum. Üniversitede akademisyen olarak ders verdiğim ilk gün gibi heyecanlıyım. Sonunda Türkiye Deniz­cilik İşletmeleri'nin (TDİ) tarihi binasındayım. Türkiye De­nizcilik İşletmeleri Yönetim Kurulu Üyesi, öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Paksoy olarak denizin, martıların, gemilerin ortasına kurulu yeni bir hayata başlıyorum.
Baba tarafından Trabzon, anne tarafından Bayburtlu olan Karadenizli bir ailenin çocuğuyum. Babam sert, otoriter, klasik bir Karadeniz adamıydı. Biz altı kardeşiz. Benden sonra dün­yaya gelen dört erkek kardeşime ağabeylik yaptım.
Kenetlenmiş bir ailede büyüdüm. Okula gitmemiş bir anne ve
Duruşu benim için çok önemliydi. Dik duran bir adam olarak diş hekiminin koltuğunda morfinsiz diş çektiren, acıya dayanıklı

Sıra dışı bir adamdı. Bizleri fanus içinde büyütmedi. İşimizi kendi başımıza yapmamıza fırsat verdi. Ölüm döşeğinde bile "öf" dediğini duymadım. Son nefesini Allah'a şükrederek verdi.



Büyüklerinde olduğu geniş bir aile içinde farkında olma­dan, sonradan da çok değerli bulduğum bir kültürün içinde büyümüştüm. Büyüklere saygıyı, anlaşmayı, iyi günde kotu günde dostların yanında olmayı öğrendim. Bunlar önemli ni­teliklerdi. Paylaşan, dert dinleyen, acılara göğüs geren, korkma­yan, riskalan biriyseniz tüm bunlar yeri geldiğinde, özellikle de yöneticilikte ayakta kalmanızı sağlıyor.
Aslında akademisyen olmayı hiç düşünmemiştim. Babam ticaretin içinde olduğu için okullar tatil olduğunda yedek par­ça, hafriyat işleri için dükkâna giderdim. İyi bir öğrenciydim ama özellikle lisede babamın özel ders aldırmasından son­ra çok daha başarılı bir öğrenci oldum. Sonuçta Kocasinan Lisesi'nde okudum. Özverili hocalarımız sayesinde hep takdir aldım. Yıl sonunda kürsüye çıkmanın hazzını tekrar tekrar  ya­şamak için kürsü hayaliyle ders çakşırdım.
Üniversiteyi kazandığımda kaydımı kendim yaptırmıştım. Dershaneye de gidip kendim yazılmıştım. Hayatta her işi ken­di başına yapmayı, koşturmayı, mücadele etmeyi bu sayede er­ken yaşta öğrendim.

İTÜ'den, Gemi İnşa ve Makine Mühendisi olarak mezun oldum, ihtisasımı, yüksek lisansımı ve doktoramı işletme ala­nında yaptım. Askerlik dönüşünde akademisyenliğe devam ettim. İstanbul Üniversitesi'nde Deniz Ulaştırma İşletme Mü­hendisliği Anabilim Dalı açılmıştı. Bu bölümde çalışabilmek için hem işletme hem de denizciliği bilmek gerekiyordu. Ho­calarımın da teşvikiyle 1992 yılında asistan olarak bu bölüme girdim ve bölümün kurulmasında hoca gibi çalıştım.


1998 yılında doktoramı yapıp Hollanda hükümet bursuyla International Maritime Transport Academy "Port Shipping and Transport Management" diploma programını bitirdim.
Hayalim, profesör olmaktı.
İstanbul Üniversitesi Deniz Ulaştırma İşletme Mühen­disliği Anabilim Dalı Başkanlığı'na kadar yükseldim. Bazen günün getirdiği şartlar bizler için fırsat olabiliyor. On yıl bo­yunca öğretim görevlisi olarak çakşırken mühendisliğin uy­gulama bölümünde de aktif olarak rol aldım. Proje ve saha çalışmalarıyla pratiğimi geliştirdim. Eğitimci kimliğimin pratikle yoğrulması gelecekteki iş hayatım için büyük bir avantaj sağladı.
Üniversitede her şey olması gerektiği gibi giderken bir gün Türkiye Denizcilik İşletmeleri'nden yönetim kurulu üyeliğine seçildiğimi söylediler. Bu, hayatımın en büyük sürpriziydi! Şa­şırdım, çünkü bu yönde hiç bir girişimim olmamıştı. TDİ'de de hiç kimseyi tanımıyordum. Ama bu benim gibi biri İçin harika bir fırsattı. Çünkü sahada çalışmayı seviyordum. Bu yüzden red-dedemeyeceğim bir teklifti. İnsanların bildikleri ve mutlu olacak­larım düşündükleri bir işte yol almak istemelerinden daha doğal bir şey olabilir mi? Üstelik akademisyenliğinin yanısıra tersane tecrübesi ve üretime yönelik proje çalışmaları olan biri olarak... Zaten artık geçmişin işi bilmeden birilerinin adamı olarak var olma dönemi geride kalmıştı.

Yönetim Kurulu üyelikleri pasif görevler olarak bilinir, bu doğru da saydır, ama ben genç ve dinamiktim. Yeni işim benim için benzersiz bir keşifler alanıydı.

Kitaptan Yapılmış olan alıntı tamamen tanıtım amaçlıdır.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder