Gaye, Doğan Satmış tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da %30 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Alfa Yayınları, Roman, 356 sayfa, 9786051067575, Eylül / 2013
Kitabın 7.8.9. ve 10. sayfalarından sizin için yapılan alıntılar.
Gizem Anlatıyor
17 Yaşında Türk Asıllı Bir Norveçliyim.
"Çocukken, mutlu bir evde, babamın gözlerine bakardım. Bir kraldım ve altından taam vardı, Ama o günler artık çok gerilerde kaldı, şimdi hatıralar sadece duvarlarda asılı."
8u sözlerle başlayan şarkıyı hiç duydunuz mu bilmiyorum, ama bir dinleyin.
Çok seveceksiniz.
Sözler güzel; farklı ve çarpıcı bir dille çocukluğu anlatıyor ve yavaş başlayıp giderek hızlanan ritmiyle insanı
yerinden oynatıyor.Ama daha önemlisi, şarkının sonraki sözleri. "Üzülme çocuğum. Cennetin senin için de planlan var" diyor. Gerçi çocuklar, o yaşlarda cennetle, cehennemle, cennetin plan-lanyla ilgilenmez, ama yine de ben o şarkıyı çok beğeniyorum. Şarkının klibinde, müziğin hızlandığı anlarda, arkadaşlarının omuzlarında göze çarpan kızların yerine koyuyorum kendimi, içime bir coşku doluyor, uçuyor gibi oluyorum. Bu şarkryı sevmemin bir nedeni de, grubun İsveçli olması sanırım. Çünkü ben aslında Türk asıllıyım, ama Norveçliyim. İsveç, benim üçüncü vatanım. Norveç'in komşusu ve ortak çok yönümüz var. Neyse, gelin size biraz kendimi anlatayım: Benim adım Gizem. 17 yaşında bir kızım. Gaziantepli bir baba ve İstanbullu bir annenin üç çocuğundan en büyüğüyüm. 1 Mayıs 1994' te İstanbul'da doğdun, ama kendimi bildim bileli Norveç'te yaşıyorum, babam ve kardeşlerim gibi Norveç vatandaşıyım. Gurbetçiyim yani.
Ayrıca benden 10 yaş küçük ikiz erkek kardeşim var. Aslında 6 yaşıma kadar İstanbul'da yaşadım, ama babam 2000 yılında göçmen olarak Norveç'e yerleşince, biraz uzun yaz tatilleri dışında Türkiye'yle ilgili anılarım pek olamadı.
Norveç'in Trondheim kentinde oturuyoruz. Dışarıdan iki katlı gözüken, aslında üç katlı bahçeli bir evimiz var.
Trondheim'i siz pek bilmezsiniz; Vikingler döneminde Norveç'e başkentlik yapmış, çok eski bir şehirdir. Rosenborg diye bir futbol takımı vardır dersem belki daha iyi tanırsınız. Çünkü bizim Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş birkaç senede bir Rosenborg'la maç yapar.Trondheim genelde soğuk bir liman şehridir. Yazın bile çok ısınmayız buralarda, ama yemyeşil ve denizle iç içedir.11 yıldır buradayız. Babam, 5
yıl belediyede, 3 yıl bir temizlik şirketinde çalıştı. Son bir yıldır ekmek de üreten bir pasta fırınında çalışıyor.
Annem ise ev hanımı. Beni büyüttü, ikiz kardeşlerimle uğraşıyor, babama yardım ediyor, evi çekip çeviriyor...
işi çok yanı. Çocukluğum çok mutlu geçti.Norveççeyi çabuk söktüğüm için dil problemi yaşamadım ve bizim
gurbetçilerin hep boğuştuğu sorunlar pek başıma Derslerime de çalışınca, okulda öğretmenlerin sempatisini kazandım.
Çevremdekilerde beni çok sevdi.
1,5 yıl önce politikaya merak sardım.17 yaşında bir kızın politikaya girmesi, Türkiye'de ailelere
"belalı bir uğraş" gibi gelir, ama Norveç'te insanlar bu yaşlarda hayatlarına yön verebiliyorlar. Kimse de, bir
partiye gidip kayıt yaptıran, politik faaliyetlerde bulunanlara, "Başımızı sokacaksın, nerden çıktı bu politika
molitika!" demiyor.
Kaldı ki, zaten çocukların bu tür arzularım engellemek de, ailelere hak olarak tamnmıyor. Çocuğunu engelleyenin karşısına kanunlar çıkıyor:
"Bırak, çocuk kaderini, yönünü kendi çizsin diye aileyi frenliyorlar."
Gerçi ben, ailemden böyle bir direniş veya baskı görmedim. Sağ olsunlar, onlar bana hep destek oldu, cesaret ve sevgi verdiler. Ama Türkiye'deki gençlerin bu yaşta politika düşünmelerinin, hem onların başım derde sokacağım hem de ailelerini endişeye düşüreceğini biliyorum.
Trondheim'de İşçi Partisi'nin gençlik kollarına kendi isteğimle giderek üye oldum. Üyelik ücretimi dayım verdi. Tek başıma gidip işlemlerimi yaptırdım. İki hafta soma da bir anda kendimi gençlik kollarının yerel yönetim kurulu üyeliğinde buldum.
Yani iki hafta içinde yönetici konumuna ulaşmıştım. Bu benim için çok hızlı bir gelişmeydi.
Yönetim kurulu üyeliği bana büyük cesaret verdi; artık politikaya girme, partide yükselme, yerel meclislerde görev alma, milletvekili seçilme, ülkede söz sahibi olma gibi rüyalar görmeye başlamıştım. Neden olmasın, diyordum. Pek çok Türk'ün, Avrupa'da bulundukları ülkelerin meclislerine girdiklerini, bele-diye başkam olduklarını, milletvekili seçildiklerini, hatta bakan olduklarını okumuyor muyduk? Sıra niye bana gelmesin.
Okulumu hiç ihmal etmeden, derslerimi çalışarak ve öğretmenlerini memnun ederek, ayrıca anne ve babamı karşıma dikecek hiçbir sorun yaratmadan gençlik kollarındaki faaliyetlere başladım.
Seviyordum bu işi... Başaracağıma inanıyordum.
Artık bana, "Kızım gelecekte ne olacaksın?" veya "Ne okumak istiyorsun?" diyenlere verecek cevabım da hazırdı.
Ben politikacı olacak, insanlara hizmet edecek, onların sorunlarını çözecek yani insanlığa hizmet edecektim. Hem Norveç'te hem de anavatanım Türkiye'de faaliyet gösterip iki ülkeyi de yakınlaştıracaktım.
Kararımı vermiştim. Arkadaşlarım internette chat yapaken, Facebook'ta orda burda zaman öldürürken, ben araştırmaya zaman harcıyor, dünya meselelerini anlamaya çalışıyordum.
Bir gün, Norveç İşçi Partisi'nin sembolunun "kırmızı gül" olduğunu öğrendim, daha çok sevdim partimi, işin romantik bir yönünü de bulmuştum artık.
Devam etmeliydim...
(Gaye Kitabından yapılan alıntılar sadece tanıtım amaçlıdır )Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.
kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder