1 Ekim 2013 Salı

Devrim Ayetleri


Devrim Ayetleri, Eren Erdem tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da %20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Kırmızı Kedi Yayınevi, Siyaset, 9786054764556, 239 Sayfa, Eylül/2013


Kitabın 25. 26. ve 27. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.


İSLAM ÖNCESİ MEKKE
De ki: "(Resulüm!) de ki: Eğer biliyorsanız (söyleyin bakalım),
Yeryüzü ve onda bulunanlar kime aittir?" "Allah'a aittir"
diyecekler. De ki: "O halde hiç düşünmez misiniz?" Sor onlara,
de ki: "Kimdir o yedi kat göklerin Rabbi ve o büyük arşın sahibi?"
"Allah'ındır" diyecekler. De ki: "O halde korkmaz mısınız?"
"Her şeyin mülkiyeti ve yönetimi, kudreti elinde olan,
kendisi her şeyi koruyup kollayan, fakat kendisi korunmayan
kimdir? diye sor." "Allah'ındır" diyecekler.
De ki: "O halde nasıl büyüleniyorsunuz?"
Hz. Peygamber'in öncesine dair Mekke düşlemelerinde ekseriyetle aynı görüntü gözlerde canlanır. Vahşi insanlar, zararlı, ruh hastası kişilikler, kan gölüne dönmüş sokaklar, vb. Hatta bu döneme "Cahiliye" denmesinden yola çıkarak, "insanların cahil" olduğu gibi bir veri üstünde de durulabilir.

Fakat bu durum esasen bilinenin tam tersidir. Cahiliye; "toplumun içini doldurduğu anlamıyla cahil insanların
yaşadığı dönem" manasına gelmez. Cahiliye, bir devrenin adıdır. Philip K. Hitti'ye göre Cahiliye; "Arap
yarımadasında, ilahi bir kitabın ya da bir peygamberin bulunmadığı döneme verilen addır." (Bkz. Hitti, Philip K., Siyasal ve Kültürel İslam Tarihi, 1995,1, 132-133) Çünkü dönemin kültürünü, bugün anladığımız zeminde bir "cehalet" ile tanımlamak pek mümkün değildir. Dönemin Mekke'si, birçok ilmi çalışmanın, tabiri caiz ise, teknolojinin en ileri aşamasını yaşantılayan bir ticaret merkezidir. Bugüne getirdiğimizde rahatlıkla New York'a eşdeğer görebileceğimiz bîr merkez olan Mekke, aynı zamanda "Allah inancının" merkezi olarak görülmekteydi..Putperestliğin merkezi olan Mekke ile Allah inancının ne ilgisi var dediğinizi işitir gibiyim.
Evet. Sanılanın ve anlatılagelenin aksine "Mekke" tevhid inancının merkeziydi. Bu hususta en net delil,  Peygamberimizin babasının ismidir. Bilindiği üzere Peygamberimizin babasının ismi "Abdullah'tır. Abdullah, Allah'ın kulu manasına gelir. Bu isim, müşrik Mekke'nin çocuklarına sıklıkla taktığı bir isimdir. Eğer bîr Allah inancı yoksa, bu İsim nasıl olur da çocuklara verilir? Cahiliye lafzı, etimolojisi bakımından Arapça c-h-1 kök harflerinden oluşan mastar olup mastarın ifade ettiği sözlük anlamların her birini yaşama durumu demektir. Adı geçen iki mastarın ise birlikte kullanıldıkları cer harfi ve içinde yer aldıkları cümlenin bağlamına göre sözlük bakımından birden fazla anlam ifade ettiği görülmektedir. Ragıb el-Isfehânî (503/1109) c-h-l'i üçe ayırmıştır.
Birincisi; bir kimsenin herhangi bir şey hakkında bilgiden yoksun olmasıdır ki, cehlin asıl manası budur. Bazı
kelamcı-lar bunu nizamın haricinde cereyan eden fiiller için gerekli bir mana olarak kullanmışlardır. İkincisi, bir şeyin aksini kabul etmektir. Üçüncüsüyse ister doğru, ister fasid bir itikada inanılmış olsun, bir şeyin aksini
yapmaktır. (Bkz. Isfehânî, Ragıb, Eî-Müfredat, chl mad. Çıra Yayınları)
Zamanın Mekke'sİndekİ en yaygın inanç, "Allah'ın en yüce yaratıcı olduğu fikrine dayanan bir inanç" idi. (Bkz. Hac, 23) Hatta zamanın Arapları "Allahumme ve Ya Allah" diyerek ibadet ederlerdi.

Aynı şekilde "putperestlik," bir putun yaratıcı ya da Tanrısal kudret olduğu inancı olmaktan ziyade, bir tabiyet ve Allah'a yaklaştıran mübarek bir sembol olarak tanımlanırdı. Bu manada, Mekke'nin etrafına dizilen putlara tapılmaz, Allah'a yakarışlarda, bu putların temsil ettiği "erenler, evliyalar ve benzeri semboller" vesile kılınırdı. Yani, yine bugünün dünyasında bu vaziyete karşılık düşen çok sayıda benzerlik görmek mümkündür. Türbe ziyaretlerinden tutun da, Allah'a aracı kılınan tüm semboller, tam manasıyla İslam öncesi Mekke toplumunun "putperestlik" inancının bir tür devamı niteliğindedir.

Tabii bu inanış Mekke'de yaşantılanırken, duruma itiraz edenler de mevcuttu. Kendisini Hz. İbrahim'e dayandıran, lakin İbrahimî dini tahrif ederek yozlaştıran Mekke şirkine karşı, İbrahimî dini gerçek manada yaşamaya çağıran ve kendisine "hanif" diyen bir topluluk, şirk beldesinde yaşıyor ve mücadele veriyordu.
Varaka b. Nevfel, Ubeydullah b. Cahş, Osman b. Huveyris, Kus b. Sâide gibi isimlerden oluşan "hanifler," Kur'an'da da zikredilen "hanif" kavramıyla kendilerini tanımlıyor, İbrahim'in dininin tahrif edildiğini, yaşananın gerçekdışı olduğunu iddia ediyorlardı.

Tam bu noktada hanif kelimesi; "dönmek manasına gelen bir kavramdır." Şirkin tamamından dönmek anlamında kullanılan bu kavram, Kur'an'da da, Hz. İbrahim ile birlikte anılır. (Bkz. Rum, 23)

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder